Kabadayılık yarışı zanneden çuvallar
Bir zamanlar şimdikinden daha fazla garipliklerle dolu bir ülkeydik.
Yılın kadın sanatçısı seçilirdi bir vatandaş, kadın değildi.
Yılın erkek sanatçısı seçilen de erkek değildi.
* * *
"Kurtar bizi baba" diye yıllarca peşinden koşulan ve 'Baba' lakabı isminden önce gelen siyasi liderin, hayatta hiç çocuk sahibi olmadığını da kaydedelim.
Babalık konusu, siyaset sahnesinde böyle de başka alanlarda farklı mı?
Müslüm Baba ve Orhan Baba'nın durumu da aynı.
Toplumun telafi mekanizması mı dersiniz, değer verdiğimiz kişilerin gönlünü hoş tutma çabası mı, bilemem artık.
* * *
O zamanlardan beri Sosyalist Enternasyonel toplantılarına katılan partimiz de maalesef sosyalist değil.
CHP'nin içinde sosyalizmin ne olduğunu hatırlayacak ve düzgün şekilde tarifini yapabilecek kaç kişi kalmıştır?
Fransız mutfağında kullanılan 'sos'larla ilgili bir şey zannedenler çıkarsa şaşmamak gerek.
Ayrıca kuru bilgi halinde bilmek neye yarar?
Bildiğine uymadıktan sonra, istersen sosyalistin şahı ol.
* * *
Sosyalist Enternasyonel toplantılarını düzenleyenler, her sene bizimkileri çağırıyor, onlar da sıkılmadan katılıyorlar.
"Galiba bizi hâlâ solcu sanıyorlar" düşüncesi, akıllarının bir köşesinde alan işgal ediyordur belki.
Dünyanın hiçbir yerinde "Militarist Enternasyonal" toplantısı yapılmıyor ne de olsa.
* * *
Genel Başkan Kılıçdaroğlu "yoldaşlarına seslenmek için" Atina'ya gittiğinden, burada esip gürleme görevi yardımcısı Gürsel Tekin'e kalmış.
"Biz de sizin kadar kabadayıyız" diyerek Başbakan Erdoğan'a yükleniyor.
CHP Meclis'e gelmese de çalışmaların yürüyeceğini söyleyen Erdoğan'ın ifadesine çok bozulmuş Gürsel Bey.
"Başbakan kadar biz de kabadayıyız. O devlet gücüyle bunu yapabilir, biz ise halkın gücüyle yaparız."
İyi de Gürselim Tekinim, bu iş kabadayılık yarışı değil.
Önce burada bir anlaşma sağlanmalı.
* * *
Gücü kimin nereden aldığına gelince, o konuda da laf cambazlığına lüzum yok.
Karşındaki kişi Saddam veya Kaddafi imiş gibi davranma.
Kaç gün oldu şunun şurasında seçimden çıkalı?
Hep beraber seçime gidildi.
Hatırlatayım...
Güzel bir Pazar günüydü.
Haziran'ın 12'siydi.
Oy pusulasına mührü bastık, zarf içinde şeffaf sandıklara attık.
Sonra beklemeye başladık.
* * *
Keyifli bir bekleyişti.
Çaylar, kahveler...
Ayıptır söylemesi, kek bile yedik, üzümlü...
Akşamına oyların dağılımı belli oldu.
* * *
Zat-ı şahaneleriniz seçimde halktan yüzde 26 oy aldınız, yüklendiğin kişiler de yüzde 50.
Sizin aldığınız oyları halk verdi de diğerlerinin aldığı oylar babalarından mı kaldı?
Yoksa onlar, oylarını evlerinde mi hazırlamışlardı?
İki cümle daha...
CHP'nin 1946'da yaptığı gibi, "Açık oy, gizli tasnif" yöntemi yoktu bu seçimde.
Bu hatırlatmadan sonra, bir daha düşünmek gerekir alınan gücün kaynağını ve miktarını.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.