And olsun ki...
Dört semavi din, onların mezhepleri, tarikatleri, birçok gayrı semavi din ve birçok ırk, kültür, hayat tarzını bin yıl huzur, barış, dostluk içinde yaşatmış bir ülkenin, bir devlet an’anesinin yirminci asrın son çeyreğinden itibaren tıkanma noktasına gelmiş olması sosyolojik, siyasi, psikolojik vs. bakımından incelenmelidir.
Bugün Türkiye’de siyasi görüş, 4 partiye bölünmüştür.
Dindarlar, muhafazakârlar, muhafazakâr Aleviler, Sünni Kürtler, liberaller AK Parti’de.
Kemalistler, Aleviler, Alevi Kürtler, laikçiler, katı bürokratlar CHP’de.
Milliyetçi Türkler, ülke birliğine dair kaygı duyan Türkler, MHP’de.
Birkaç Doğu vilayetiyle bazı Güneydoğu vilayetinin malum örgütle barışık bir kısım Kürt ahalisi ise BDP’de.
Bu tasnifimiz, esasa dairdir. Fizik kanun gibi algılanmamalı. Bunların her birinden her partide var. Öyle ise haklı-haksız her ne sebeple olursa olsun and içme krizleri çıkartarak Büyük Türkiye’ye giden yolu kesmenin kabul edilir tarafı yoktur. Bu dört unsur bir arada yaşamak zorundadır.
Avukatın mahkemedeki sıfatı ‘vekil’dir. Avukatı vekil tayin ederken ona ayrıca yemin yaptırılmaz. Öyleyse milletin vekil seçtiğine bu and içme mecburiyeti niye? Batıda da böyle diyen olursa orada, o laik batıda İncil üzerine yemin yapıldığını hatırlatmak isteriz. İncille yemin yapılmakta, papazla oturum açılmakta. Bizde bugün bile aile imamı ihtiyacına ateş püskürenler var. Şu bir vakıadır ki adına ister yemin deyiniz, isterse and, mânevî müeyyidesi olmayınca ondan beklenen faydayı elde etmeniz mümkün değildir. 12 Mart 1971 Muhtırasından sonra ilkokullarda okunan and bozulmuştur. Bir tapınma kültürüne çevrildi. Laikçi zihniyet o günlerde ‘Atatürk milliyetçiliği’ diye daha evvel hiçbir zaman ve zeminde mevcut olmayan bir kavramı işte bu andlara zerk etti. Sonra kavramlar 12 Eylül 1980’de biraz daha karıştı, ortalık kavram kargaşasına döndü. Kişilerin, kurumların kavramların yerli yerine oturması gerekir. Bunu yapacak ve kolaylaştıracak Anayasadır. Bu Anayasa, daha ilk günden parlamenteri riyakâr olmaya zorluyor. Yasak savma kabilinden bir and okunup geçilmekte.
Yasama faaliyetlerine katılıp hazırlanacak olan sade, sivil, ideolojik olmayan üst bir hukuk metninden darbe mahsulü fazlalıkları ayıklamak, yeni bir anayasa yapmak varken meclise küsmenin anlaşılır tarafı yoktu. Yanlış hesap Bağdat’tan dönmüştür. Ancak zaman kaybına yol açtı. Lüzumsuz tartışmalar yaşandı.
Dünkü cemiyetten alınacak çok ders var.
Hoşgörü, bir arada yaşama kültürü, insan haklarına saygı ve daha nice fazilette dedelerimiz bizden çok ilerideler. Asili ve vekiliyle herkese düşen asıl şunu demektir.
-Andolsun ki ben, çok çalışıp ecdadımı geçeceğim!
> Asili ve vekiliyle herkese düşen asıl şunu demektir: Andolsun ki ben, çok çalışıp ecdadımı geçeceğim!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.