Her bilgiye güven olmaz
Bilgi çağındayız, iki tık sayesinde her türlü bilgiye ulaşmak mümkün diyenlerin gazına gelerek, internete fazla güvenmeye kalkmayın.
Tamam, her türlü bilgi var fakat doğru ile yanlış bilgi birbirine karışmış halde.
Herhangi bir konuyu araştırdığınızda, birbiriyle çelişen veriler çıkar karşınıza.
Hangisinin doğru olduğuna karar vermekte zorlanırsınız.
Ya bir bilene danışacaksınız öyle bir durumda, ya da yine kitaplara başvuracaksınız.
***
Örnek ister misiniz?
Kanguru denen hayvanın ismi nereden geliyor diye merak etsek ve baksak mesela.
Avustralya'ya ait bir hayvan olduğunu, kesesi bulunduğunu, yavrusunu karnındaki kesede taşıdığını görürüz. Bunları biliyoruz zaten. İsminin geldiği yeri ve anlamıydı merak ettiğimiz.
O konuda kimi siteler şu hikâyeyi anlatır:
Beyazlar, Avustralya'ya gittiklerinde yerlilerle karşılaşırlar. Orada gördükleri iki ayağı üstünde zıplayıp geçen tuhaf hayvanları sorarlar:
"Siz bunlara ne diyorsunuz? Daha önce hiç görmedik, bu hayvanın adı ne?"
Yerliler de "Kanguru" diye cevap verirler.
Yıllar sonra anlaşılır ki yerli dilinde o kelime, "Ne diyorsun sen yabancı?" demekmiş.
***
Bir başka yerde İngilizlerin meşhur kaptanı James Cook'tan söz ederek başlamaktadır açıklama.
Çook faydalı keşifler yapan Kaptan Cook, 1770'te Avustralya kıyılarına geldiğinde bir grup adamını karaya çıkardı. Yiyecek arayan tayfalar, yanlarında bir hayvanla döndüler. Avustralya yerlilerinden onun "anlatması çok zor" anlamına gelen "kanguru" ismini taşıdığını öğrendiler.
***
Hepsi bu kadar değil. Şu şekilde açıklamalar da var:
18. yüzyıl Avustralyasında 250 farklı dil konuşan 700 Aborjin kabilesi vardı. Kanguru (ganguru) Botany körfezinde konuşulan "Guugu Ymithirr" dilinden gelir ve büyük siyah veya gri kanguru demektir. İngiliz yerleşimcileri içlere ilerledikçe bu kelimeyi her yaşlı kanguru ve valabi için kullandılar.
Bagandjiler Botany körfezinden 2250 km uzakta yaşıyorlardı ve Guugu Ymithirr dilini bilmiyorlardı. Bu yabancı kelimeyi ilk kez İngiliz göçmenlerden duydular ve kelimenin "daha önce kimsenin duymadığı hayvan" anlamına geldiğini zannettiler. Daha önce hiç at görmedikleri için bu kelimeyi yerleşimcilerin atları için kullandılar.
***
Hangisinin doğru olduğunu düşünürken bir de bilimsel sınıflandırmaya rastlıyoruz.
lem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Alt sınıf: Metatheria (Keseliler)
Üst takım: Australidelphia (Avustralya keselileri)
Takım: Diprotodontia (İki ön dişliler)
Familya: Macropodidae, (Kangurugiller)
Cins: Macropus
Tür: M. giganteus
Binominal adı: Macropus giganteus
***
Biz de "kaosa mütevazı bir katkı" babından su aygırı hakkında birkaç kelam edebiliriz.
Bizim "Su aygırı" dediğimiz hayvana bazıları "Hipopotam" demeyi tercih ediyor.
Afrika sıcağında serinlemek için suya giren bir adamın karşısına devasa cüssesiyle su aygırları çıkar.
Adamcağız korkudan ne yapacağını şaşırır.
Hayatının tehlikede olduğunu düşünür ki haksız da sayılmaz.
Çünkü Afrika'da aslan kaplan gibi yırtıcılardan, hatta yılan ve akrep gibi zehirlilerden daha fazla insanın ölümüne sebep olan bir hayvanla karşı karşıya kalmıştır.
Hayatının sonuna geldiğini, hitama ermek üzere olduğunu ifade etmek için "Hitam, hitam" demeye çalışırken, dili dolanır, kekelemeye başlar ve "Hipopotam" der.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.