Banu Güven hadisesi
Bir tv sunucusu daha, suçu “siyasetin basın üzerindeki etkisi” başlıklı o karizmatik gerekçeye atarak, eskimiş sunucular mezarlığına doğru yola çıktı.. İşten ayrıldı, oraya buraya, hem hükümeti hem de hükümetin sözünden çıkmadığını söylediği eski kanalını ispiyonlayıp duruyor.. “İşin ucu bana dokunmasaydı da gene yazar mıydım?” bilmiyorum.. Ama geldi dokundu işte, ne yapacaksın?..
Efendim, mesele şu.. Bu hanımefendi, o muazzam zekasıyla dalga geçmiş benimle.. “Vedat Türkali’ye Fatmagül’ü mü sorsaydım? Başka kanalda sordular bilmem ne bilmem ne oldu” demiş.. (Akşam Gazetesi) Neresini düzelteceğimi bilmiyorum.. En azından ben “Fatmagül” sorusunu, eserin sahibine sordum. (Artısını eksisini isteyene uzun uzun anlatırım..) Banu Hanım, aynı soruyu, (Fatmagül sorusunu) hayatında diziyi hiç izlemediğini söylediği halde, Tuncel Kurtiz’e sordu. Üstelik Kurtiz, cevaplamak istemediğini söylediğinde de, “Ama bu bir eser sonuçta, biliyor olmalısınız” diyerek, zekası ölçüsünde, Tuncel Kurtiz’e de Türk edebiyatı dersi verdi.. Geçelim.. Vedat Türkali’ye, benim “Fatmagül”ü sormamı eleştirirken, kendince böylesine çok önemli şahsiyetlerle, popüler kültürün konuşulmasının yanlışlığını galiba öne çıkarmak istiyor.. Yani diyor ki; “Koskoca Vedat Türkali ile bir tv dizisini konuşuyorsun..” İyi de siz, Sultan 2. Abdülhamid Han’ın torunu Adile Nabi Osmanoğlu Tars Hanımefendi ile rating makinesi bir dizi üzerinden canlı yayında kavga etmediniz mi? Koskoca Adile Sultan’ın; müstehzi bakışlar ile alaycı sorularla, kışkırtıcı bir tavırla sabrını zorlamadınız mı?
Sansür yemiş Banu Güven.. Öyle diyor orada-burada.,. Sansürü anlatacağım da gücüme giden başka bir şey var. Size 14 yıl ekmek vermiş ve her türlü nazınızı çekmiş olan kurumunuzu bir çırpıda satmış olmanız, sanırım kişiliğiniz ile ilgili önemli bir gösterge.. Yarın bir gün bir arkadaşınızla yollarınız ayrılsa (Allah etmesin) kimbilir neler okuyacağız gazetelerin dedikodu sayfalarında...
Peki ey sevgili okur.. Bu pek sansürcü NTV, (Allah’ım NTV’yi savunmak da bana düştü ya, sen aklımı koru) Leyla Zana için “sansür” uygulamış ya.. Banu Güven anlatıp duruyor.. Hadi bıraktık NTV’nin diğer programlarındaki konukları ve söylediği lafları.. Sadece “sansürlendiğini iddia eden” Banu Güven’in bir-iki programını hatırlayalım, ne dersiniz? Mesela Sırrı Sakık, hanımefendinin programında dedi ki; “Sayın Öcalan bu süreçte çok önemli bir aktör. Sayın Öcalan sürece katkı sunacaksa onun alanı açılmalıdır.” Ya da İsmail Beşikçi.. Yine hanımefendinin programında; “AİHM’e başvuru hakkımı hiç kullanmadım. AİHM, devlet terörüne sınırsız destek veren bir kurumdur” yahut, Kemal Burkay.. Evet evet.. Yine hanımefendinin yayınında; “Biz eşitlik temelinde bir çözüm öneriyoruz, bu da federasyondur. Bende Öcalan ya da PKK düşmanlığı yoktur. Bizim PKK ile protokolümüz var” demedi mi? Şu diline doladığı Vedat Türkali, “Arkadaşım” diye seslendiği Abdullah Öcalan’a, NTV canlı yayınında, Banu Güven’in programında “selam” yollamadı mı? Ya Abdülkadir Aygan?.. Ama Leyla Zana’ya sansür uygulamış öyle mi? Bana öyle geliyor ki, NTV yönetimi çok çok; “Arkadaşım nereye varmaya çalışıyorsun?” diye sormuş olmalı.. Açtınız bu konuyu madem, bir yazıda da basına siyasetin etkisini yazayım. Keser saklarsınız hatıra olarak. Kalın sağlıcakla...