R. Özdenören

R. Özdenören

Sarsıntı

Sarsıntı

Belediye otobüsü yolcuları bilir: ilk durakta koltuklarda, koridorda tek ayak üstünde duracak denli sıkış tıkış birbirine girmiş yolcular, otobüs hareket ettikten sonra birkaç sarsıntıyla birlikte ikinci ayaklarını da yere basmaya başlarlar ve ikinci durağa gelinceye kadar yerleşirler ve başlangıçta bir tek kişiye bile artık yer kalmadığı düşünülen otobüse yeni yolcuların alındığını, onların da bilinmez bir tılsımla otobüse yerleşebildiklerini görürler.

Kimi zaman sosyal hayatta da buna benzer durumlara tanık olabiliriz. Hele de toplumun "toplum mühendisleri" tarafından düzenlenmiş olduğu, toplumun kendi iç gereklerine göre değil de, "mühendis"lerce tepeden inmeci yöntemle düzenlenmesi hallerinde…

Bunlar tıpkı fay hatlarının oluşması, zamanla enerji fazlasının baskısıyla fay hatlarının kırılmaya uğraması ve sonuçta yer sarsıntısının meydana gelmesiyle arzın yerine yerleşmesi durumunda olduğu gibi, tepeden inmeci yöntemle düzenlenmiş toplumlarda da yapay düzenin sarsıntılarla kendi asal dengesine ulaşması beklenir.

Güçler (veya erkler) ayrılığına dayalı toplumsal/siyasal yapılanmalarda, erklerin her biri bir yandan kendi alanına sahip çıkarken, bir yandan da diğer erklerin kendi işlerine sahip çıkmasının denetimini yaparlar. Ancak bu denetim, bilinen anlamdaki müfettiş denetimi niteliğinde telâkki edilmemeli… Bu denetim, diğer erklerin işine karışma biçiminde değil, bilakis, onların işine karışmama suretiyle yürütülür.

Farklı erkler birbirinin işine karışarak kendi erkini yürütmeye kalkıştığında, işte tam da o anda, toplumun temeline bir fay hattı döşenmiş olur.

Şimdi toplumsal/siyasal yapılanmanın temeline böylesi fay hatlarının döşenmekte olduğu bir süreçten geçiyoruz. Bu hatlar, elbette döşenmiş olduğu yerde öylece kalmayacaktır. Onların kırılacağını, bu kırılmalarla gerek bireysel hayatlarımızın, gerek toplum hayatımızın kaçınılmaz sarsıntılara maruz kalacağını tahmin emek için fazladan bir bilgiye ve zekâya ihtiyacımızın olmadığı bellidir.

Ne ki, işte bu sarsıntılarla yerleşik düzenimizi sağlama alacağız.

Toplum mühendislerinin her müdahalesi toplumun temeline bir fay hattı döşüyor. Her bir darbe yeni bir fay hattının oluşumuna zemin hazırlıyor.

Ancak toplum mühendisi, yani topluma kendi kafasına göre bir düzen vermek isteyen jakoben kafa yapısı durumun farkında olmadığından, o, kafasına uygun bulmadığı her değişikliği eski haline iade etme sadedinde, üzerine bastığımız zeminin altına yeni bir fay hattı döşemekten geri durmuyor.

Bu hilkat garibesi mühendislerin tuzu kuruda olduğundan maruz kalınan sarsıntılardan onların olumsuz yönde etkilenmesi söz konusu değil; olumsuzluklardan etkilenenler toplumun asal üyeleri, gerçek sahipleri…

Ama bu hilkat garibesi yaratıklar, bu tuhaf mühendisler durumun farkında olmadığından bozuk düzenin iyileşmeye yüz tuttuğu her seferinde işlerin kötüye gittiği zehabına kapılarak yeni sarsıntılara zemin hazırlamakla uğraşıyor. Ve hengâme böyle böyle sürüp gidiyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
R. Özdenören Arşivi