Erbakan'a dâvâ açılırken neredeydiniz?

Erbakan'a dâvâ açılırken neredeydiniz?

AKP, “Millî Görüş gömleğini çıkardık” diye işe başladı ama Millî Görüşçülerin bir kısmı AKP sevgisini bir türlü üzerlerinden atamadılar. Bu, AKP için açılmış kapatma dâvâsından beri daha fazla belirginleşti. Fazilet Partisi’nin bölünüş günleri çok çabuk unutuldu. Her ne kadar gönül gözü açık olanlar bunun bir “arınma” olduğunu söylüyorlardı ise de gene de ortada Talat Halman’ın formülünü verdiği bir bölünme “imtihanı” vardı. Kimi için arınma, kimi için imtihan! Erbakan Hoca’nın geniş görüşlülüğü, ileri görüşlülüğü ve hiçbir zaman devlet kurumlarına saygısızlık etmeyen devlet adamlığı vasfı, partileri kapatıldığı zaman Türkiye’yi bu gün AKP’nin içine düşürdüğü duruma düşürmedi. Onun için parti, koltuk, bugünkülerin yaptığı gibi terkedilmiyecek bir özellik taşımıyordu. Onun için “koltuk” değil, “dâvâ” dediği Büyük Türkiye ideali korunmalıydı ve bu, devlet kurumlarına şu veya bu vesileyle hakaret etmekten, isyan etmekten değil, insanların bilinçlenmesinden geçiyordu. Bazılarının ileri yaş dediği ama onun için bir önemi olmayan yaşında bile, son seçimlerde, seçimlerin belki en doğru ve en cesur konuşmalarını yaparak Türk milletinin millî ve manevî bilincini geliştirmeye çalıştı. İşbirlikçilik yapmadı. Devletin, milletin haysiyetini korudu. Ekonomik başarılara imza attı. Dış siyasette Türkiye’nin kanını emen Haçlı keneleri durdurucu, hiç olmazsa yavaşlatıcı önlemler aldı. D8’ler gibi dev bir organizasyonu oluşturarak D8’lerin ilerde D160’lar olabileceği ümidini uyandırdı. ülkesini Haçlılara şikayet edip oralardan gelen fonlardan faydalanmadı.

Erbakan Hoca’nın, siyaseti, bir dünya vizyonu idi. O, dar bir bakışla ve yüz senelik argümanlarla siyaset yapmıyordu. Bakıyordunuz Venezüella’daki bir İslâm devletleri toplantısında salon Saadet bayraklarıyla süslenmiş. Bugünküler gibi yargıya, askere, hakaret etmiyor, devlet adamlığına yakışmıyacak tavırlar koymuyordu. Bunun içindir ki bugün en hızlı muhalifleri bile onun ve fikirlerinin yol göstericiliğini kabul ediyor. Devlet adamlığı budur. Bütün Türkiye’ye hitap edersiniz.

***

Benim “Yalnız Adam” başlıklı bir yazım vardır. çok okunmuş ve yaygınlaşmıştı. Metin Hasırcı Bey’in “Bitmiyen Mücadele” adlı kitabında da bu yazıdan bahsediliyor. Erbakan Hoca’nın hastanede, dâvâ için, muayeneye gitmişken ve tekerlekli sandalyede iken (hastanelerde bu adettir, bütün hastalara ve yaşlılara yapılır) sessiz ve sabırlı duruşunu ve bu hasletleri için de, görünüşte ne kadar yalnız olduğunu anlatan bir yazıydı. Görünüşte yalnızdı ama manen öyle değildi.

Erbakan Hocayı yıpratmak için bazılarının dilinden düşürmediği şu “kayıp trilyon dâvâsı” hadisesini en iyi Metin Hasırcı izlemiştir. Bana da köydeki evime bu dosyanın bir nüshasını yollamıştı. İşte “Bitmiyen, Mücadele Erbakan” kitabından bu konuda bir alıntı:

“Hazinenin partilere yaptığı mali yardım hasebiyle, Refah Partisi siyasallaşan adalet mekanizmasınca, dâvâya ANAYASA Mahkemesi’nin bakması gerekirken, mahalli mahkeme olan 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmışlardır... Ancak bu kararın iade-i mahkeme yolunu kapalı tutan ve Refah Yol Hükümetinde bakanlık yapmış bulunan C.ç...., hükmün iade-i mahkemesini önlemek suretiyle, kendisine değer veren, başta hocamız olmak üzere hepimizin teessüflerini hak etmiş sayılmalıdır.

...... Bir ihkak-ı Hak platformu teşekkülü istikametinde eğilim belirdi. Bu husustan kendilerine dosya ulaştırdığım A.I. hanımefendi ile Vakitten Atilla özdür Ağabeyim, yazdıkları makalelerinde, “bu platformun kurulması gerektiğinde isabet vardır” şeklinde kalem oynattılar. Adalet eski Bakanı Muhterem İsmail Müftüoğlu beyefendi bu platformun kurulmasına, teşvikleriyle bize kuvvet verdiler. (...) gazetenin 13 yazarına gönderdiğimiz “e-mailde” (hatta iki defa) yazmalarını istirham ettiğimiz halde, bu mailler cevapsız kaldı. Gazete sütunlarında ise bu bahse dokunur yazılarını görmemiz mümkün olmadı.”

***

Sayın Hasırcı, Recai Kutan’ın biyografisini, zamanın güncel siyasi olaylarını da tahlil ederek yazmış. Bu kitabı inşaallah yarın tanıtacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi

Leke

26 Ağustos 2009 Çarşamba 01:09