Bu topraklarda ne hazineler var
Yol bizi Keban üzerinden Arapgir'e götürdü. Niyetimiz bir yemek molası vermek, ilçeyi ve civarını biraz dolaşmak, Başkan Haluk Cömertoğlu ile görüşüp yola devam etmekti.
"Olmaz" dedi başkan, "Gelmek size bağlıydı, gitmek bize. Bugün misafirimizsiniz."
Gezi planının bozulacağını, Kemaliye'de yer ayırttığımızı söyledik.
Bir yandan da bu küçük ilçede gezilecek ne kadar yer olabilir ki diye düşünüyorduk.
Gaflet mi dersiniz, cehalet mi?
Başkan hemen telefon etti, otel rezervasyonunu erteledi.
Daha önce bu sütunda "yol kendini çizer" demiştim; şimdi tam da gerçekleşme anında, sözümün üstünü çizecek değilim.
***
Arapgir hakkında fazla bilgi sahibi değildik.
Fethi Gemuhluoğlu'nun memleketi olduğunu biliyoruz, üzümü meşhur o da tamam; dahası yok.
Meğer Arapgir, eşsiz bir hazineymiş.
Bilhassa "Eski şeher" denilen eski Arapgir.
Orası, bu dönemde idarî olarak bir mahalle konumunda.
Saymaya kalkanı yoracak ölçüde tarihî eseri barındırıyor.
Bir kısmı elden geçirilmiş, yenilenmiş durumda fakat pek çok yapı ilgiye muhtaç.
Gümrükçü Osman Paşa Camii ile Cafer Paşa Camii, Vakıflar eliyle ihya edilmiş harikulade eserler.
***
Eski konaklardan birinde bir seyis odası, görülmesi gereken bir mekân.
Eğimli arazide inşa edilen konağın alt kısmı hayvanlar için ayrılmış; seyis odası da onların yanına yapılmış.
Bir tavanı var, işçiliğine bakınca, saray odasının tavanı mı diye hayrete düşüyor insan.
Ahşabı öyle ince işlemişler ki, seyisin değil sanki konağın beyinin odası.
Bir zamanlar avlusunda cirit oynanan konaklar şimdilerde mahzun.
Kim bilir buralarda ne hayatlar yaşandı; ne sevinçler, ne hüzünler gördü bu konaklar.
Bizden birkaç saat önce, yamaçlara geyik sürüsü gelmiş; her gün sabah akşam tepede görünürlermiş.
***
Rehberimiz Zabıta Komiseri Mustafa Bey de Başkan Haluk Bey gibi Fethi Bey'in akrabası.
Camileri, konakları, çeşmeleri, hamam ve köprüleri tek tek gezdirdi, etraflıca bilgi verdi.
Yeni Arapgir'deki eserler de eskisindekiler kadar muhteşem.
Hele bir Çobanlı Konağı var ki, restorasyonu bittiğinde eski güzelliğine kavuşacak.
Çobanlı, Çanakkale Harbinin meşhur kahramanı Cevat Paşa'nın soyadı.
***
Başkanın makamında, köylerine su isteyen vatandaşlarla karşılaştık.
Başkan, izlenecek yolun ne olduğunu etraflıca anlattı onlara.
Ancak köylüler, Belediye Başkanı Haluk Bey'i "Devlet" olarak görüyorlardı.
"Yaparsan sen yaparsın beyim, bizi susuzluktan kurtar" diyor, başka bir şey demiyorlardı.
***
Haluk Bey, tek kuruş maaş almayan bir başkan.
Maaşıyla ilçeye bir kamyon satın almış.
Makam aracı da kullanmıyor, özel arabasına biniyor.
Yeni yaptırdığı ve o gün hizmete açılan park içindeki tesiste Başkan ve Kaymakam Bey ile kahvaltı ederken, bir grup Koreli genç geldi.
Kore savaşına katılan pek çok Arapgirli olduğundan, dönem dönem on beş yirmi kişilik gruplar halinde ziyaret ederlermiş.
Elinde bir sözlükle Kültür ve Turizm Müdürü gibi görev yapan Mustafa Bey, o gün de Koreli gençleri gezdirmeye hazırlanıyordu.
***
Biz de başkana sezdirmeden otelde hesabımızı kestik ve yola çıkmak üzere harekete geçtik.
Vedalar hep zordur... Bu sefer de öyle oldu.
Kayseri'de, Malatya'da, Elazığ'da olduğu gibi Arapgir'den de hüzünle ayrıldık; kardeş sayımız arttı.
"Allah'a emanet Arapgir" deyip ayrılmak üzereyken, Haluk Bey "Kim bilir, bir daha ne zaman görüşürüz" demeseydi keşke.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.