Amerika'da Türk yürüyüşünden hikmet yolculuğuna

Amerika'da Türk yürüyüşünden hikmet yolculuğuna

New York'taki geleneksel Türk Günü yürüyüşü bu yıl her zamankinden çok daha geniş bir katılım ve coşkuyla geçmiş oldu. Daha öncekileri pek bilmiyorum ama düzenli olarak izleyenlerin değerlendirmesi bu yönde. Yürüyüşe Türkiye'den katılan çok sayıda insan günler öncesinden uçaklara doluşup New York'a inmeye başlamış.

Katılımcıların kendi istekliliğinin yanı sıra, kuşkusuz organize komitesinin bu seferki başarılı gayretlerinin bir rolü var, ama belki ilk defa Türk Günü biraz daha uluslar arası bir katılımla kutlanmış oldu. GS'li, FB'li ve BJK'li futbol takım taraftarlarının yarış havasına sokmalar ilgiyi daha fazla artırmış, ama Türk Günü'ne katılımların hepsi sadece Türkiye'den değil… Azerbaycan, Irak, Türk cumhuriyetleri ve Ortadoğu'dan da Türk Günü'ne katılımlar da olmuş. Bu durum sanırım sadece bu güne has değil ama genel olarak Türkiye'nin Amerika'da artık ilginç bir sembolik temsil düzeyine ulaşmış olduğunu gösteriyor. Yıllardır Amerika'da yaşamakta olan bir arkadaşım bundan sonraki Türk günlerinde Avrupa'dan ve Balkan ülkelerinden katılımlarla gösterinin Türklüğün tarihsel seyrine dair çok anlamlı hatırlatmalarda bulunma işlevini yürütebileceğini söylüyor.

New York'taki Türk yürüyüşü başlı başına ilgilenilmeye değer bir sembolizme sahip. Dünyanın merkezi sayılabilen bu şehirde her yıl hemen her millet bir "gün" ve bu gün içinde yapılan bir yürüyüşlü gösteride temsil ediliyor. Her millet kendi günü geldiğinde dünyanın bu vitrin sahnesinde kendini göstermenin en uygun en işlevsel yanını bulmaya çalışıyor. Böylece her milletin gösterisi aynı zamanda özelde New York'un, genelde de Amerika'nın bir gösterisi oluyor. çokkültürlülüğün, binlerce kilometre ötede sağlanan güvenlik, konfor, özgürlük ve demokratik katılım imkânlarıyla "kendini evinde gibi hissettirmenin gösterisi…"

Gerçekten müthiş bir propaganda mekanizması… Her millet kendi ülkesinin propagandasını yaparken aynı zamanda Amerika'nın büyük propagandasına gönüllü olarak katılmış da oluyor.

Kendi ülkesinde her milletten insana kendi kültürüyle birlikte sağladığı bu ifade özgürlüğü ve güvenlik ortamıyla Amerika, ülkesini tam bir sosyal sermaye rezervi haline getirmiş. Kuruluş felsefesinde var olan bu yaklaşım aradan geçen yüzyıllara rağmen azalmadan hatta artan bir tutarlılıkla izlenmiştir. 11 Eylül bile bazı kesimlerde Araplara veya genelde Müslümanlara yönelik bazı ayırımcı uygulamaları tetiklemiş olsa da bu yasal ve kültürel tutarlılığın baskısı sayesinde bu durumun etkilerinin tamamen gelip-geçici kalacağı öngörülebiliyor.

Kendine tahsis edilen günde her millet kendini dünyaya hangi imajla göstermek istiyorsa o imajla göstermeye çalışıyor. Gösterinin gösterişliliği o ülke insanının biraz da bu ülkedeki varlığının gücü ve oranıyla ilgilidir. Türk Günü'nün gittikçe artan gösterişine bakılsa bile Amerika'da Türklerin giderek artan bir nüfusa ve etkinliğe sahip olduğu anlaşılabilir.

HİKMET YOLCULUĞU

Gerçekten artık Amerika'nın herhangi bir bölgesinde giderek hatırı sayılır bir Türk grubunu bulmak mümkün. Bunların arasında okul okumak üzere gelmiş insanlar kadar artık dönemeyecek derecede kadar buralarda yükünü tutmuş, işini kurup buradan evlenmiş, ev bark sahibi olmuş insanlar da var ve bunların sayısı da her geçen gün daha fazla artıyor.

Amerika'daki artan Türk varlığı, göçün bereketiyle dünyaya ve Türkiye'ye yer yer içine gömüldüğü dar ve kısır alanlardan çok daha geniş ve farklı bir yerden bakabiliyor. Bu seferki Amerika ziyaretimi Wisdomnet grubunun davetiyle gerçekleştiriyorum. Wisdomnet Amerika'da yaşamakta olan ve büyük çoğunluğu Amerikan üniversitelerinde doktorasını yapmış, yapmakta olan, değişik üniversitelerde halen öğretim üyesi olarak çalışmakta olan bir grup Türk'ün kurduğu bir dernek. İlk başta doksanlı yılların başlarında internet üzerinden, yani sanal düzeyde kurulmuş olan grup zamanla bütün Amerika sathına yayılmış üyeleriyle her konuda fikirlerin, dertlerin, duyguların, sorunların ve çözümlerinin paylaşıldığı gerçek bir gruba dönüşmüş.

Her yıl düzenledikleri toplantılar tam bir bilgi, fikir ve duygusal paylaşım şöleni havasında gerçekleşiyor. Adını aldıkları meziyetin hakkını vermeye çalışıyorlar. Bir bilgelik grubu olarak, bildiklerinin yanında (ki Allah için, çok şey biliyorlar) bilmediklerinin çok daha fazla olduğunu hissederek, bildikçe daha fazla bilgece tevazuya sarılarak birbirlerine daha fazla yaklaşıyorlar. Yıllardır Amerika'da yaşamakta olan ve sahasının tartışmasız en iyilerinden, fizik profesörü Erdoğan Gürmen hoca da grubun önde gelenlerinden. Bütün oturumlarda kendine özgü üslubuyla bilgece katkısını esirgemiyor.

Bu yılki toplantılarda Türkiye ve dünyanın sosyolojik değişimine uygun zihniyet dönüşümleri ve bunun ürettiği sorumluluklar üzerine sunumlar yaptım. Konuşurken bir şeyler anlatmaktan ziyade bir şeyler öğrendiğim sunumlardı her biri. Yani bir tür hikmet yolculuğu…

Hepsinin ismini tek tek anmam mümkün değil ama, başta bütün konuşmaların moderatörü ve zekice değerlendiricisi olan Murat Güzel olmak üzere, Bilgin Erdoğan, özlem Erdoğan, Kadir Gündüz, Serdar özpolat, Şakir Yücel, Murat Erkoç ve Sami İren, Ahmet Başpehlivan bu yolculuğun önde giden yoldaşları.

Bu yolculuk uzun ve bereketli olacağa benziyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi