Keffaretler 2
2- Yemin keffareti: Yaptığı bir yemine riayet etmeyip onu bozan bir Müslümana lazım gelen keffarettir. Bu konuda Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"ALLAH-u Teâlâ, sizi yeminlerinizdeki lağv yani dilin sürçmesiyle yanılarak yapılan yeminden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat kalblerinizin azmettiği yeminler yüzünden sorumlu tutar. Bunun da keffareti ailenize yedirmekte olduğunuz orta derecesinden on yoksulu doyurmak, ya onları giydirmek, yahud bir köle azad etmektir. Fakat kim bunları bulamaz, bulmaya güç yetiremezse üç gün oruç tutması lazımdır. İşte bu, and ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffaretidir. Yeminlerinizi muhafaza ediniz. ALLAH Teâlâ, ayetlerini size böylece açıklıyor, ta ki şükredesiniz." (Maide Sûresi:89)
Ayet-i kerimenin ifadesiyle, yemin keffareti de sırasıyla şunlardan ibarettir:
a- Varsa bir köle azad etmek.
b- Köle yoksa, on fakiri giydirmek, veya on fakiri sabahlı-akşamlı doyurmak veya on fakire birer fitre vermek.
c- Bunlara güç yetmezse, ardarda üç gün oruç tutmak.
Yemin keffareti için on fakire fıtır sadakası miktarı bir şey verilmesi de yeterli olur. Bir yoksula on gün birer fitre verilmesi veya on gün sabahlı-akşamlı doyurulması da yetişir. Ancak bir yoksula on gün birer elbise verilmesi de caizdir. Fakat on elbise bir günde bir yoksula topluca verilse yalnız bir elbise verilmiş olur. Nitekim bu keffaret için on fitre miktarı bir yoksula bir günde verilse yalnız bir fitre verilmiş sayılır.
Fakire yemin keffareti için verilecek elbise onun vücudunun tamamını veya çoğunu örtecek bir halde bulunmalıdır. Bu elbisenin iki veya üç parçadan oluşması daha iyidir. Bununla birlikte bir elbise kısa da olsa yiyecek yerine bir bedel olarak da verilebilir.
Keffaretin, yemin bozulduktan sonra yerine getirilmesi gerekir. Adiyy (R.A.) den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Bir kimse bir şey için yemin eder, sonra da ondan daha hayırlısını görürse yemini bozsun ve keffaret versin." (Müslim, Eyman:3, No: 17, 3/1273; Buhari, Eyman:1)
3- Katillik keffareti: Bir insanı, bir hata neticesinde öldüren bir Müslümana lâzım gelen keffarettir. Bu konuda Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"Bir mü'minin diğer bir mü'mini öldürmesi ancak hata ile olabilir. Kim bir mü'mini yanlışlıkla, kaza ile öldürürse mü'min bir köleyi azad etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet, kan bedeli vermesi lâzımdır. Meğer ki onlar, o diyeti sadaka olarak bağışlamış olsunlar. Eğer öldürülen mü'min olmakla beraber size düşman bir kavimden ise o zaman, katilin mü'min bir köle azad etmesi lâzımdır. Şayed kendileriyle aranızda anlaşma olan bir kavimden ise o vakit mirasçılarına bir diyet vermek ve bir de mü'min bir köle azad etmek gerektir. Kim bunları bulamazsa ALLAH tarafından tevbesinin kabulü için birbiri ardınca iki ay oruç tutması icab eder. ALLAH Teâlâ, her şeyi bilendir, gerçek hüküm ve hikmet sahibidir." (Nisa Sûresi: 92)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.