Ersoy Dede

Ersoy Dede

Apo intihar ederse

Apo intihar ederse

Apo’nun İmralı’dan talimat verdiği herkesçe malum. Kim bunun aksini söylüyorsa ya “salak”tır ya da bizi “salak” yerine koyuyordur.

Geminin bozuk ya da havanın sefere uygun olmadığı durumlar dışında İmralı, tam anlamıyla PKK’nın ana karargahı olarak kullanılıyor. Apo, örgütüne, kâh “savaş” kâh “barış” kararı deklare ediyor kenara çekilip verdiği kararın sonuçlarını izliyor. Bunu her zaman açıktan yaptığını söyleyemem.. Bazen bizim ilk duyduğumuzda anlayamadığımız şifrelerde gidiyordu mesajlar dağa.. Mesela bazen avukatlarına; “odamın boyasının kokusu başımı ağrıttı” diyordu, İstanbul’da otobüs yakılıyordu.. “Benim odanın metrekaresi biraz azaldı gibi geldi bana” dediğinde karakol basılıyor, “midemde bir yanma var” dediği gün ise başka bir eylem patlak veriyordu. Kimi zaman da hiç şifre kullanmadan açık açık veriyordu mesajını. Birine selam mı söyleyecek, birini hedef mi gösterecek?.. neyse artık. Hatta bu talimatlarını bir araya getiren, avukatlarının basın sözcüsü, kronolojik sırayla bir kitap bile yaptı.
Şimdi ise avukatlarına, mahkemeden bir yıl süreyle görüşme yasağı gelmiş. Aslında yeni avukatlara vekâlet vererek 15 dakika içinde sorunu çözebileceklerini biliyorlar. Ama bundan kamuoyu oluşturmak için ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Çünkü ceza Öcalan’a gelmedi, avukatlara geldi. Dolayısıyla gerçek anlamda bir engelleme yok aslında ortada.
**
Benim ise kafama takılan başka bir şey var. Öcalan yargılanması tamamlanmış, savunmasını yapmış, iç-dış tüm hukuk yollarını tüketmiş ve kendisine verilen cezayı çeken bir müebbet hapis mahkûmu. Buraya kadar yanlış bir şey var mı? Yani Öcalan’ın yeniden yargılanması ya da aldığı cezaya itiraz gibi meseleler gündemde mi? Hayır. Hayır ve de hayır. Öcalan artık ömrünün sonuna kadar cezaevinde kalacak bir mahkûm. Hükümlü.. Tutuklu değil bakın hükümlü. Cezası kesilmiş infazı yapılmış. Bitmiş yani.. Peki o halde avukatların cezaevinde ne işi var? Ne işi var?.. Neyin hazırlığında avukatlar? Neyi müzakere ediyorlar? Avukatlarla müebbet hapse mahkûm olmuş bir hükümlü arasında müzakere edilecek ne kalmış olabilir? Allah aşkına geriye dönün de bir bakın. Bütün avukat görüşme notlarını teker teker inceleyin. Siyasi ya da örgütsel mesajlar dışında Apo’nun avukatlarıyla hukuki herhangi bir muhabbeti olmuş mu? Biz Apo’ya avukatlarıyla periyodik görüşme imkanı sağlayarak, devlet eliyle örgütünü idare etmesine izin vermekten başka bir şey yapmıyoruz. Ve artık lütfen bunu yapmaktan vazgeçelim. Apo’yu tecrit edelim. Diğer müebbet hapse mahkûm hükümlüler ne yaşıyorsa onu yaşasın o da.. Artık yalnızlık canına tak der “intihar mı eder?” yoksa mevcut durumu kabullenip vicdan azabı içinde cezasını mı çeker? Orasını bilemem. Bildiğim, artık avukat görüşmesi işini bir kez daha değerlendirmemizdir. Bunun için uluslararası sistemden çıkmamız gerekiyorsa da çıkalım. Entegre olmaya çalıştığımız hangi uluslararası sistem terörle mücadelede bizim yanımızda oldu ki? Göstermelik olarak el koydukları paraları PKK’ya geri verdiler. Göstermelik olarak yakaladıkları birtakım örgüt mensuplarını, arka kapıdan saldılar. Örgütten kaçıp iltica isteyene kapılarını ardına kadar açtılar. Hâlâ Avrupa başkentlerinde PKK’nın ya da bağlantılı örgütlerin devasa büroları var.
Terörle mücadelede yanımızda olduğunu söyleyen ABD, İran’a karşı PJAK’a silah vermeye devam ediyor. Bir tane MKE damgalı silahla New York’ta bir adam vurulsun bakalım ne geliyor bizim başımıza.. Neyin uluslararası sistemiymiş bu. Huzurlu bir ülke istiyoruz artık. Daha fazla da oyuna gelmeyeceğiz. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi