Türkiye, imparatorluk vizyonuyla bakmak zorunda
Osmanlı Türkiyesi, tesbihin imamesi hükmündeydi. Birinci Dünya Harbiyle beraber tesbih koptu, taneler dağıldı. Türkiye yeni çağa ve bundan sonrasına yine imparatorluk vizyonuyla bakmak zorundadır. Tesbihi toplama vaktindeyiz.
İslam coğrafyasını değişik şekillerde tarif edebilirsiz. Endonezya’dan Fas’a gibi. İslam ülkeleri ağırlıklı olarak Asya ve Afrika’da. Avrupa’da Türkiye’den başka Saraybosna, Kosova ve Arnavutluk’u sayabiliriz. Nüfusu dünya nüfusunun üçte biri kadar olan İslam Coğrafyasından huzur sürüp çıkartılmıştır. İslam coğrafyasındaki huzursuzluk dışarının silah fabrikalarına çalışıyor.
Osmanlı Türkiyesi, tesbihin imamesi hükmündeydi. Birinci Dünya Harbiyle beraber tesbih koptu, taneler dağıldı. Sömürgeci Batı, yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde, bu asrın başında Irak’ta yaptığı gibi, mim koyduğu memleketin başına kendi adamını getirdi. İçeride taraftarlar oluşturdular. Kendilerinden yana olanlar Batılı, çağdaş, aydın ve ilericiydi. Romanlara, filmlere bakılırsa işgal İstanbul’u ile işgal Libyası’nın aynı olduğu görülür.
Bu işgallerin bir asır evvelinde kafalar sömürgeleştirilmiştir. Sömürgeci Batı, yirminci asrın son çeyreğinde bu coğrafyaya yeni bir kavram daha taşıdı, fundamentalist. Bu kaygan bir kavramdı. Buna dayanarak modern zamanlar işgalleri yapıldı.
İslam coğrafyası henüz tamamen zihin işgalinden kurtulmamıştır.
Hem siyasi yapı parçalanmış.
Hem sosyal yapı dağınık.
Hem inançlar farklı.
Şimdi buna refah rüzgârı da eklendi. Bir tarafta Somali örneğinde olduğu gibi açlıktan ölenler varken diğer tarafta şekli Müslümanlıkla her şeyi hallettiğini zanneden görgüsüz zenginler meydana çıktı.
Halbuki batı çan eğrisini tamamlamıştır.
Batı, ‘her kemalin bir zevali vardır’ nöbetini savdı.
Batı, bundan böyle düşüşe geçmiştir.
Batı, uyuşturucudan her şeye kadar ahlaki yıkıma maruz. Birçok batı ülkesinde nüfus geriliyor. Ekonomi çatırdıyor. İşsizlik devamlı yükselişte. Bu batı, kendine kaynak arayacaktır. Sömürge çağlarında İslam coğrafyasına yayılıp her şeyi kazıyıp götürmelerini tekrar etmek isterler.
Arap baharı dendi. Tunus’ta ne değişti, Mısır’da ne değişti? Bugün Libya’da, birkaç gün sonra Suriye’de bir şey değişecek mi? Miadı dolmuş diktatörler alaşağı edilirken yine aynı merkezler adına başka diktatörlerin aynı yerleri işgal etmesi bu coğrafyaya bir asır daha kaybettirir. İslam coğrafyasında halk başka yerdedir, yönetimler başka yerde. Yönetimler, dizayn edilmiş yabancılardır. Farkları aidiyetlerinin farklı başkentlerle olmasıdır. 70’ler kanlı olaylarının Anadolu çocukları üzerinden bir Rus Amerikan bilek güreşinin yapılması olduğu bugün keşfediliyor.
Vazife yine Osmanlı ahfadına/çocuklarına düşüyor. İslam Coğrafyasındaki bu perişanlığı toparlayacak olan Türkiye’dir. Böyle bir görevin geldiğini sömürgeciler, Müslümanlardan evvel gördüler. Kürtçülük bu sebeple imal edildi. Kürtçülük bir fason imalattır. Türkiye’nin eteğinden çekme çalışmasıdır.
Türkiye yeni çağa ve bundan sonrasına yine imparatorluk vizyonuyla bakmak zorundadır. Tesbihi toplama vaktindeyiz.
Tarihen sabit ki huzur Türklerle gelir.
Hem İslam Coğrafyasına.
Hem yeryüzüne.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.