- Lütfü Bey; 42 yıldır Libya’yı demir yumrukla yöneten Kaddafi’nin diktatörlüğü halkın isyanı sonucu devrildi. Bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

- 42 yıldan beri ülkesini yöneten bir insanın hâlâ o ülkenin başında kalmak istemesi “Bu ülkeyi benden başka yönetecek adam yok” anlamına da gelmiyor mu? Tek adam mantığı bu. Diktatörlere özgü bu mantık neresinden baksanız sorunlu. Üstüne üstlük diktatörlerin kendilerinden sonra yönetimi çocuklarına, kardeşlerine devretmek istemeleri de işin bir başka sorunlu boyutu. Konuyla ilgili olarak söylemek istediğim ilk şey bu. İkinci şey de şu: Kaddafi 42 yıllık diktatörlüğüne isyan eden halkını “fareler” deyip aşağılıyordu. Ondan sonra da halkına “Dış güçler ülkeyi ele geçirmek istiyor; dış güçlerin oyununa gelmeyin” diye sesleniyordu. Oysa dış güçler ülkeyi ele geçirmek istiyorsa, önce kendi halkınla bütünleşeceksin. Kendi halkınla bütünleşmeden dış güçlere direnebilir misin? Elbette halkınla bütünleşmek için de halkının sesine kulak vereceksin. Halkın “özgürlük” dediğinde onun tepesine demir yumruk indirmeyeceksin. Halkın “demokrasi” dediğinde tanklarını onun üzerine sürmeyeceksin. Ancak Kaddafi’nin yaptığı bunun tam tersiydi. “Özgürlük” diyen, “demokrasi” diyen halka anlayış göstereceğine demir yumruklarını gösterdi! “42 yıldır başımızdasın; git artık” diyen halka anlayış göstereceğine, tanklarını, silahlarını gösterdi! Ölene kadar işbaşında kalmak istedi. Buna karşı yıllardır biriken tepkilerin sabır taşını çatlattığını fark edemedi. Sabır taşı çatlayınca, isyan ateşi ülkeyi sarmaya başlayınca da halka, “Dış güçlerin oyununa gelmeyin” dedi. Halkını böylesine karşısına alan, dış güçlere karşı koyabilir mi? Keşke Kaddafi, dış güçlere karşı halkını yanında tutmak için gerekeni yapsaydı. Keşke Kaddafi, “Libya’yı benden başka yönetecek adam yok” mantığından sıyrılıp, kendi eliyle halkı özgürlüğe, demokrasiye kavuştursaydı. Kaddafi bunları yapamadı ama Libya halkı şunu mutlaka yapmalı. Kaddafi’yi nasıl başından kovduysa, şimdi petrollerini sömürmek için Libya’nın tepesine üşüşen emperyalistleri de kovmalı!
SİLAHI KONUŞTURMADAN ÖNCE AKLI KONUŞTURUN!
- Başta MHP olmak üzere bazı çevreler, Kürt sorununun ancak silahla çözüleceği görüşünde. Bir ara güç kaybeden bu görüş, son zamanlarda yine güç kazandı. Bu görüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Kürt sorunu PKK ortaya çıktığından beri değil, Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri silahla çözülmek istendi. Şeyh Said İsyanı’ndan Dersim Katliamı’na kadar silahlı çözüm yöntemi en şiddetli şekilde denendi. PKK ortaya çıktıktan sonra da silahlı çözüm yöntemi adına denenmedik şey kalmadı. PKK’lıların saklandıkları dağlar taşlar bombalandı. PKK’lılar saklanmasın diye ormanlar yakıldı. 3500 köy boşaltılıp köylüler göçe zorlandı. Faili meçhul cinayetlerle binlerce kişi ortadan kaldırıldı. PKK’yı yok etmek için 400 milyar dolar harcandı. 40 bin insan mezara yollandı. Ama 30 yıldır denenen bu silahlı çözüm yönteminden sonuç alınamadı. Dün bu yöntemle sonuç alınamadı da bugün bu yöntemle sonuç alınır mı? Yoksa 40 bin insanını daha mezara yollamakla, 400 milyar dolarını daha harcamakla kalınır mı? Bu soruların cevabını bulmak için aklı konuşturmalı. Bunun yanında şu sorulara da cevap aranmalı. Dün ABD “Kandil’e yönelik kara harekâtına derhal son ver” dediğinde kara harekâtına derhal son verenler, bugün ABD’yi dinlemeyip PKK’nın karargâhının bulunduğu Kandil temizlenene kadar bir kara harekâtı yürütebilir mi? ABD askerlerinin Türk subaylarının başına çuval geçirmesine en ufak bir tepki vermeyi göze alamayanlar, ABD’yi karşılarına almak pahasına Kandil’i söndürmeyi göze alabilir mi? Ve de eski Genelkurmay Başkanı, ordunun bu yapısıyla PKK’yla savaşta başarılı olunamayacağını itiraf ederken, bu durum değişmeden PKK’yla savaşta başarılı olunabilir mi? İşte tüm bu soruların cevabını bulmak için önce aklı konuşturmalı. Aklı konuşturmadan önce silahları konuşturmamalı! Akıl, “Bu sorun silahla çözülür” diyorsa, o zaman silahları konuşturmalı!