Suriye’de durum
Türkiye-İsrail krizi, Suriye konusunu ikinci dereceye düşürdü. Beşar Esad asıp kesmekte devam ediyor. Tahran, Şam’a dayanabildiği kadar dayanmasını öğütlüyor. Türkiye’nin İsrail’le kapışması, Suriye’de Baas rejimini sevindirdi.
Netanyahu, Türkiye ile bozuşarak, İsrail hesabına yanlış hareket etti. Gerçekçi politika kuralları dışına çıktı. Gösteriş, fiyaka, kabadayılıkla dış politika yürütülmez. Orta Doğu’da iş birliği yaptığı tek devlet olan Türkiye’yi karşısına aldı. Garantörü Birleşik Amerika’yı bile müşkül durumda bıraktı.
Türkiye ile bu zıtlaşmanın sona ermesi, ancak bugünkü -zaten sallantıda bulunan- İsrail hükümetinin değişmesi ile mümkündür.
Suriye’ye gelince. Esad, hızla Kaddafi’nin âkıbetine yaklaşıyor. Yalnız kendisinin, akrabasının, avanesinin değil, babasının yaptıklarının da hesabı sorulacaktır.
İsrail, özür dileyip tazminat vererek Türkiye ile ilişkilerini düzeltebilir. Bu arada Filistin devleti kurulacaktır. Sınırlar üzerinde epey çekişme beklenmelidir. Başkan Obama, son İsrail-Arap savaşından önceki sınırlardan bahsedip İsrail’in nefretini kazandı. Çözüm, önümüzdeki yıl yapılacak ABD başkanlık seçimlerine kalacaktır. Bu arada Netanyahu hûkûmeti de düşecektir. Tam bir Arap-İsrail barışı uzun vâdelidir. Ancak İsrail, Araplarla barışmayı becerebilirse, kendisine yeni ufuklar açılacağını da bilmektedir. Kızlarına zorunlu askerlik uygulayan tek devlet olmaktan kurtulacak, savunma masraflarını kısabilecek, tam bir refah devleti hâline gelebilecektir.
Fransa, yeni Libya hükûmeti ile acele petrol anlaşması imzaladı. Ama asıl hedefi Suriye’dir. Suriye’nin petrolü ancak Suriyelilere yetmektedir ama, bu Doğu Akdeniz ülkesinin Fransız asıllı Haçlı devletlerini Fransız çocukları ilköğretimde okuyorlar. Suriye ile Lübnan’ı, Birinci Cihan Savaşı’nda Fransız orduları değil, İngiliz orduları savaşarak Osmanlı’yı Halep kuzeyine kadar sürerek işgal etti. Fransa kıyametleri kopararak, Suriye ile Lübnan’ın yönetimini İngiltere’den almıştı. Çeyrek asır bile elinde tutamadı. Fakat Suriye’yi Fransa toprağı gösteren 1930’lu yılların haritalarına hasretle bakıyor. Dış politikamızı ve askerimizi sağlam, sağlıklı, uyanık tutmalıyız. Hızla terörün hakkından gelmeliyiz. Zira bu coğrafyada bizi epey çetrefil problemler bekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.