Başbakan Tayyip Erdoğan, Birleşik Amerika’da. Bir hafta New York’ta kalacak. Bugün başkan Obama ile görüşüyor. Görüşme talebinin başkandan gelmesi, önemini artırıyor. Başkan ne istiyor?
Başkan, Malatya füze kalkanı ile stratejik müttefik durumu daha da büyüyen Türkiye’nin, İsrail’le atılan köprülerinin onarılmasını isteyecek. Ama Filistin’in bağımsızlığı konusu daha öne alındı.
Amerika, Filistin’in bağımsızlığına karşı değil. Fakat bunun derhal ilan edilmemesini, daha önce sınırlar üzerinde anlaşılmasını istiyor. Bağımsızlık ilanından sonra sınır anlaşmazlığının yeni bir savaşa sebep olmasından çekiniyor. Vaktiyle Yaser Arafat’ın, son anda anlaşmayı imzalamaktan vazgeçmesiyle bütün çalışmaların boşa çıkması olayının tekrarını istemiyor. Obama’nın, “savaş öncesi sınırlar” diyerek Netenyahu’nun ödünü koparttığı da hatırlardadır.
Şu sırada Birleşmiş Milletler’in 193 üyesinin üçte iki oyu, Filistin’in bağımsız devlet ilanı için sağlanmış durumda. Erdoğan, pek çok devleti ikna etti. Ancak Amerika, Genel Kurul oylamasından önce Güvenlik Konseyi’ni toplayıp bağımsızlığı veto ederek engelleyebilir. Şimdilik Filistin’in, Birleşmiş Milletler’de Vatikan’a uygulanan şartlarla yetinmesini istiyor. Türkiye bunu kabul edebilir. Tabii şimdilik kaydıyla. Başkan başka taleplerde de bulunacaktır.
Erdoğan-Obama mülakatı da Suriye ve Libya’da konuşulacak. Obama, yeni Libya lideri Mustafa Abdülcelil ile görüşecek. Malatya’ya füze kalkanı kuran Türkiye, ABD ile ilişkilerini daha güçlü şekilde düzenleyecektir. Amerika’nın Orta Doğu’da, Fransa, hatta İngiltere’nin payını küçülterek Türkiye ile iş birliğine girmek istediğinin emarelerini seziyorum.
Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile de buluşacak. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’la görüşecek. Ancak pazar günü Türkiye’ye dönmesi bekleniyor. Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda dikkatle izlenecek bir konuşma yapacak.
Bu ortamı, Sayın Erdoğan’ın, Türkiye’de ve dış ülkelerde tahminleri aşan çok kapsamlı ve başarılı faaliyeti ile sağladığı açıktır. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ise bu sırada Almanya’da büyük bir faaliyet içindedir. Almanya ve Avrupa’dan iyi sonuçlar bekleniyor. Dış politikamız en olumlu dönemindedir.