Rahim Er

Rahim Er

Saklı tarih

Saklı tarih

Türkiye, ‘yol’ denen medeniyet eseriyle Menderes iktidarlarında tanışmıştır.
Böylece şehirleşme başlamıştı. Bugünkü iktidar mensuplarının babaları, o yollardan şehirlere taşınmışlardı. Demokrat Parti iktidarında Anadolu yolu, İstanbul caddeyi tanıdı. Ancak, Adnan Menderes daha büyük hayallere sahiptir.
İskenderun’da Demir-Çelik, Seydişehir’de Alüminyum, İzmir’de Ali Ağa tesislerini, Elazığ’da Keban Barajı’nı, İstanbul’da Boğaziçi Köprüsüyle benzer tesis ve işletmeleri hayata geçirmek için proje dosyaları hazırlatmış, bunlara kaynak bulmak derdindedir.
Bu maksatla 1959’da ABD’ye gelir.
Talep ettiği kredi 300 Milyon dolardır. Marshall yardım fonunun bittiği, bu sebeple anlaşmanın mümkün olmadığı cevabı verilir. Başvekil, eli boş olarak vatanına döner. Ama O, hizmet sevdalısıdır. Bu sebeple fikrinin hayata geçmesine çare bulacaktır. Derdi fukara milletini gününde yakalayamadığı sanayi inkılabına kavuşturmaktır. Kuzeyde SSCB vardır, ikinci süper güç. Komünizmin, koyu- kızıl günleridir. O günlerde değil Sovyetlerle iş birliği yapmak Moskova tarafına dönüp bakmak bile tehlikelidir. Lügatteki anlamıyla ‘girdap’ demek olan Menderes, işte o tehlikeyi göze alır veya kendini girdaba atar. Bakanlarından Lütfi Kırdar’ı Moskova’ya yollar. Görevli bakan, temaslarda bulunur. Dönüşte raporunu arz eder. Durum sevindiricidir, gerekli kredi bulunmaktadır. Adnan Menderes, Temmuz 1960’ta Moskova’ya giderek anlaşmayı imzalayacaktır...
Ama gidemez.
27-28 Nisan’da üniversite talebesini sokağa döküp nümayişler başlatılır. Böylece şartlar olgunlaştırılır, 27 Mayıs 1960’ta ordu, gençleri kıyma makinelerinden kurtarmak için idareye el koyar. Darbenin politik güdücüsü İsmet İnönü, akademik aktörü Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, montajlanmış lideri orgeneral Cemal Gürsel, mahkeme başkanı Salim Başol, savcı Altay Ömer Egesel, Yassıada komutanı desbotluğuyla ün yapan albay Tarık Güryay.
Eğer cunta, isyan etmeseydi, İstanbul asma köprüye on yıl öncesinde kavuşacaktı. Eğer o kanlı darbe olmasaydı 1961’de genel seçimler yapılacaktı.
Ali Adnan Ertekin Menderes, seçime sokulmadı, ama O, yine seçildi.
Bu defaki seçim siyasî seçim değildir. Şehidlik seçimidir. Kader, onu, bir mazlum millete hizmetinden dolayı seçim yılında şahadetle mükâfaatlandırdı.
Mahkeme başkanının sonraki yıllarda nasıl ölmüş olduğunu çağrılan doktor bize anlatmıştı. O doktor, şimdi Şişli bölgesinde bir hastanede baş hekim:
‘Reis beyefendi’’yi ailesi, evlatları terk ederler. Ankara’daki evinde bir gün son nefesini teslim eder. Fakat yanında kimse yoktur. Pis kokudan olsa gerek komşular ilgili mercilere haber verirler. Giden hey’etteki doktor ölünün ağzından neler geldiğini anlatırken bile midesi kabarıyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahim Er Arşivi