Yanımızdan büyük, siyah bir araba geçti. Şoför gayet ciddi kullanıyordu. Arka koltukta oturan kimdi göremedik, sadece sağ elini teşhis edebilirim.

Kocaman lüks bir arabada makam şoförü kullandığına göre, belli ki bir patron.

Onun arkasından bir okul servisi ilerliyordu.

İçinde çocuklar şamata halinde.

*

Yol kenarında oturup çay içmek, gelen geçen arabaları seyretmek keyifli.

Trafik hiç durmuyor.

O keyif, çok geçmeden bozuldu; zira uzaktan bir itfaiye aracının sesi duyuldu.

Feryat figan içinde kendine yol bulabildi.

Bir ara kaldırıma çıkar gibi oldu, hızla geçti gitti.

*

Farlarını yakmış, dörtlü ışıklarını açmış, kornaya devamlı basıp yol almaya çalışan bir arabanın direksiyonunda genç bir adam vardı.

Arka koltukta karnı burnunda bir kadın, ondan daha yaşlı bir kadının ayaklarına başını koymuş.

Doğum için hastaneye yetişmeye çalışıyor.

Allah yardım etsin.

*

Az sonra çiçeklerle süslü bir araba göründü.

Önünde "Evleniyoruz" arkasında "Mutluyuz" yazısı.

İçinde gelinle damat.

Yazdıkları doğru olmalı, mutlu görünüyorlar ve galiba biraz da gergin.

Mahallenin çocukları önünü kesmeye çalışıyor.

Tıkanan trafik, bahşiş peşindeki çocuklardan yana.

*

Belediye otobüsleri, minibüsler, taksiler, kamyonetler, otomobiller, motosikletler...

Motorlu bir kurye az daha iki araba arasında kalacaktı.

Ustaca bir manevrayla iyi kurtardı.

Bir siren daha duyuldu; bu defa bir cankurtaran.

"Sağa yanaş, yol ver" şeklinde anons yaparak, sirenin yanında ara sıra kornaya da basarak geçti, hastaneye doğru gitti.

Kimbilir içinde yaralı mı vardır, kalp krizi geçiren bir hasta mı?

Allah şifa versin.

*

Akan trafik içinde ne ararsanız var.

Camlarından gençlerin sarktığı arabalar peşpeşe yaklaştı.

Bayrak sallıyorlar, "En büyük asker bizim asker" diye bağırıyorlar, naralar atıyorlar.

Fren ciyaklamaları, patinaj sesleri birbirine karışıyor.

Kaza kaçınılmaz gibi görünüyor ama onlar da uzaklaşıyor kazasız belasız.

*

Kalabalık araçlar arasında tekrar siren sesi duyuyoruz.

Bu da polis minibüsü.

Hızla gelip yol açıyor kendine ve gözden kayboluyor.

Derken hayatın en sabit, en büyük gerçeği ile yüzleşiyoruz.

Yeşil bir araç bu gelen; sessiz sakin yaklaşıyor.

Arkasında bir tabut var, peşinde keder yüklü beş on araç daha.

Üstünde konulan örtüde bir ayet; o ayette ne yazdığını biliyoruz: "Her nefs ölümü tadacaktır."

*

Gelip geçen diğer araçlarda kimbilir kimler vardı. İşçisi, memuru, hırlısı hırsızı, fakiri zengini...

Belki içlerinden birinde, patlamaya hazır bir bomba bile olabilir.

Hayatımız boyunca hangi araca binersek binelim, en sonunda bu yeşil araç taşıyacak hepimizi.

Görenler "Allah rahmet eylesin" diyecek.