Bu yazı yüreğimi soğutmak için!
Entelektüellerin bitmek tükenmek bilmeyen PKK aşkı...
Temel sorunlarımızdan birisi.
Bir otobüs dolusu adam; Kadri Gürsel ve Nuray Mert (Milliyet), Oral Çalışlar ve Ezgi Başaran (Radikal), Ahmet Hakan (Hürriyet), Mustafa Sönmez (Cumhuriyet), Erol Katırcıoğlu (Taraf), Özlem Akarsu Çelik (Akşam) ve Nazlı Ilıcak (Sabah)..
Ter ter tepiniyordu Nazlı Hanım "listeye beni de al" diye...
Muradına ermiş sonunda.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in daveti üzerine kente gitmişler.
BDP’nin daha önce de uyguladığı bir yöntem bu.
İstanbullu, Ankaralı gazetecileri alıp Güneydoğu’ya götürüyor, belirledikleri yerleri dolaştırıyor, belirledikleri insanlarla temas kurmalarını sağlıyorlar.
Tamamen kontrollü süreç sözkonusu.
Bu gazeteciler de “izlenim” adı altında bu kontrollü süreçte pompalananları yazıp BDP’nin ve PKK’nın değirmenine su taşıyorlar.
Bir tane PKK’dan rahatsız, BDP’yi eleştiren Kürt’le karşılaşma ihtimalleri yoktur bu gezilerde.
Zaten köşelerinden güzel güzel PKK propagandaları okuduk.
Gitmişken 200 kurşunla delik deşik edilen Siirtli 4 kızcağızın evine ya da çocukları sokak şiddetinden uzak tuttuğu için ensesinden vurulan imam Aziz Tan’ın sokağına uğrasalardı gazetecilik adına bir şeyler yapmış olurlardı.
Bu ekibin “ulusalcı” ismi Özlem Akarsu Çelik’ten örnek vereyim: “Bırakın seçilmişleri ha bire cezaevine atmayı, 4 bin BDP’liyi tutuklamayı” diyor.
BİR: Dört bin tutuklu rakamı PKK’nın propagandası. İçeride 248 kişi varken, Öcalan 2 bin 500 tutukludan bahsediyordu. Şimdi rakamı 4 bin yaptılar. PKK propagandasını iyice özümsemiş, sorgusuz sualsiz yazmış. Arada savcıya sor rakamı bir zahmet.
İKİ: KCK operasyonlarını “seçilmişleri ha bire cezaevine atma” olarak niteliyor. KCK iddianamesine bakmamışların tipik cühelaca klişesi. KCK toplantısı yapılıyor, “şuraya eylem yapalım”, “şu canlı bombayı buraya gönderelim”, “İller bankasından gelen paranın şu kadarı dağa gidecek” gibi onlarca delilli suç dosyası varken, Özlem Hanım bunları siyasi faaliyet görüyorsa, gidip o siyasi faaliyetlere katılsın, yakışır.
Ulusalcı Özlem Hanım, KCK iddianamesine baksaydı Belediyeyi Baydemir’in değil KCK adına bir belediye personelinin yönettiğini, Baydemir’in o isme hesap verdiğini, KCK’nın sözde mahkemesinde yargılandığını görür, bir iki gerçek gazeteci sorusu sorardı.
Mırra içip PKK propagandasının hazmını kolaylaştırmak yerine.
Gezideki Ahmet Hakan ise “Baydemir var ya kafa adam” diye yazmış Twitter’a, tam da Pervari’de 6 şehit verildiği sırada.
Çok ağır şeyler söyleyebilirim lakin daha beterleri var maalesef.
Operasyonlar başladığı günden beri “KCK Medya Sözcüsü” sıfatını gönüllü üstlenen Ruşen Çakır gibi.
Dün yine KCK operasyonlarına yüklenmiş.
Bu operasyonlar olmasaydı PKK şehirleri dar ederdi.
Güneydoğu şehirleri şu an savaş alanına dönmüş olurdu.
Ruşencik, farkındaysan ancak hapladıkları kopuklarına tek tek çılgınca saldırı yaptırtabiliyorlar.
Organizasyon yetenekleri darmadağın.
Senin için üzücü bir durum ama KCK dağa para gönderemiyor.
Seninkiler lojistik sıkıntı içinde.
Yazının sonuna geldim ama Ruşen Çakır’la işim bitmedi daha..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.