Yazıcıoğlu Üniversitesi
Muhsin Yazıcıoğlu, vefatından on gün kadar evvel bizi aramıştı. Derin ıstırap günlerimizdi. Amsterdam’da hastanedeydik. ‘Kardeşim, dedi, sana ulaşamadık.’ Dualar etti, üzüntüsünü dile getirdi. Biz de ‘kardeşim, dedik, dün cumayı arkadaşlarınızın yaptığı Alperen Camiî’nde kıldık, öğle yemeğini arkadaşlarla yedik. Allah, hizmetlerinizi çoğaltsın, her zaman yanınızdayız....
Böylece vedalaştık.
Nereden bilebilirdik ki bu son konuşmamız olacakmış.
Bir aksiyon adamıydı, idealleri ve ufku vardı. Bu millete karşı borcunu fiilen ödemiş bir insandır. 55 Yıllık ömrünün 5.5 Yılını hücre hapsinde 2.5 yılını da hapis yatarak geçirmiştir. Ölüm şekli ise ortada. 12 Eylülden önce serbest bırakıldığı müsned/atılı suçlardan darbe yapılınca yeniden içeri alınıp bu defa mahkum edilmişti.
Bu kazadan evvel merhum Yazıcıoğlu’yla ikimizin de bir helikopter hadisemiz vardır. 1998’de Sırplar, bazı Kosova köylerini tecrid etmişlerdi. Onlara ulaşılamıyordu. Ağustos sonunda kalkıp Tiran’a gittik. Muhsin Bey, bir helikopter kiraladı. Havalandık. Sırp sınırına sıfır uçuyoruz. Helikopterde pilottan başka, kendisi, bir kameraman ve bir de biz varız. Aşağıdan bir kurşun sıkılsa taş gibi yere düşeceğiz. Herhalde yarım saat kadar uçtuktan sonra bir köyün dışında çayırlık bir yere indik.
‘60’lı modellerde yayla gibi bir otomobil devrile devrile geldi. Karşılanıyoruz zannetmiştik, meğerse ticariymiş. Binince baktık ayaklarımızın altında sert bir şeyler var. Eğilince bir çok kalaşnikof gördük. Kaçırılsak kimsenin haberi olmayacak. Köy merkezine gittik. Ortalık bayram yerine döndü. Türkiye’den onların derdiyle dertlenen divaneler gelmişti. Bir müdet sohbet ettik. Sonra aynı şekilde Tiran’a döndük. Muhsin Yazıcıoğlu, biz olmadan UÇK lideriyle görüştü. Ona lazım gelen desteği vermiş. Fakat bir ay sonra Sırpların onu şehit ettiğini işittik.
Bu seferimizi, Osmanlı Coğrafyasında bir Arnavutluk mıntıkasına yapmıştık. Yola çıktığı noktaya nazaran çizgisini, ufkun daha ötelerine taşımıştı.
Muhsin Yazıcıoğlu, aynı zamanda bir Mektep Adam’dı. Bu mektep adam, dişiyle-tırnağıyla pahalı bedeller ödeyerek gençler yetiştirmiştir. Dedikleri de aslında çok kısadır. Dinimizin emir ve yasaklarına riayet edin, dilinizi, milletinizi sevin, tarih şuurunda derinleşin, dünya ile yarışın, Allah’ın kullarına merhametli olun, tevazuu elden bırakmayın.
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, milletine, devletine karşı vazifesini yaptı.
Milleti ve devleti O’na karşı vazifesini yaptı mı?
Ölüm sebebini ortaya çıkartmak için ne lazımsa ifa edilmekte denirse, o yargının borcudur. Millete, devlete gelince:
Açılacak veya mevcutlardan bir üniversiteye ismi verilsin deriz. ‘Yazıcıoğlu Üniversitesi’ veya ‘Muhsin Yazıcıoğlu Üniversitesi’. Biz birinciyi tercih ederiz. Böylece bu millete asırlara dayanan hizmetleriyle evliyadan Yazıcızâde Ahmed-i Bîcan ve kardeşi ulemadan Yazıcızâde Muhammed Bîcan Efendiler gibi daha nice yazıcıoğlu âlim ve kâmil zâtları da aynı ismin mânâ çerçevesine alınmış olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.