Anayasada yemin meselesi
250 yıl evvel dünyanın hiçbir yerinde anayasa yoktu.
Ama devletler, rejimler ve memleketler vardı.
Bugün de bazı devletlerin yazılı anayasası yok. Fakat onlar gelişmiş memleketler arasında yer almaktalar. Anayasanın varlığı her şey demek olmadığı gibi anayasa maddelerinin çok olması da o anayasanın sağlamlığına işaret etmez. Karışıklığa sebep olur. Maddeleri arasında and yahut yemin olup olmaması da o anayasayı mükemmel veya gayrı mükemmel yapmaz.
Bugün sadece anayasası değil, Amerikan parası da Allah’a sığınmakta, kongreyi papaz açmakta, başkan kitaba el basarak yemin etmekte. İzah için biraz çevreden merkeze doğru gelirsek, cemaate imam olmak için illa da diploma almış olmak şart değildir. Namaz kılmak için belli mekân şartı da yoktur. Bir miktar sure bilen her erkek Müslüman, imam olabilir, her temiz yerde de ibadet yapılabilir. Kur’an’a el sürme, el basma diye bir ibadet şeklimiz mevcut değil. Bilakis, Kur’an-ı kerim, abdestsiz ele alınamaz.
Bu açıdan bakıldığında hadise samimiyete gelip dayanmakta. İnsanın Müslümanlığındaki samimiyetin adı ‘ihlas’tır yani yöneldiğini ivazsız ve garezsiz, bir çıkar ummadan benimsemek.
Yapılacak anayasa, insanların dinlerini serbestçe yaşama hakkına engel olmak bir tarafa onu kolaylaştıracak hükümler taşımalıdır. Maddeler lastik gibi sünmemeli. Taş gibi muhkem olmalı. 1876 Anayasasında devletin dininin İslam olduğuna dair madde vardır. Ayrıca Padişahın aynı zamanda Halife olduğu da yazılıdır. Aynı şekilde 1924 Anayasası da ilk meclis döneminde ‘devletin dini İslamdır’ der. Bugüne kadarki bütün anayasalar içinde 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, ‘vallah’ diyerek Allah üzerine yemin yaptıran tek hukuk metnidir. Yemin, Allahü teâlâ üzerine olur.
Anayasada yemin, and gibi mânevî müeyyide yükleyen madde olmasa ne olur? Hiçbir şey olmaz. Zaten, Allah üzerine yemin olmadıktan sonra o beyan yemin değil, belki söz verme, vaat veya taahhüttür.
Dünyanın en güzel metni de yazılsa şayet bir vekil veya Cumhurbaşkanı onu ihlal edecek yapıdaysa boşa uğraşılmış olunur. Güvensizliği değil, itimadı esas almalı. Milletvekili seçilmiş bir kimse, Cumhurbaşkanlığı makamına yükselmiş bir mümtaz şahsiyet, milletinin, temsil ettiği halkın hiçbir maddi ve gayrı maddi varlık ve değerine karşı ihlal, ihanet ve ihmal içinde olmaz diye düşünmelidir. Şayet olursa buna dair cezai müeyyideler yemin olsa da olmasa da uygulanmakta.
Anayasada yemin illa olacaksa kısa sade ve ideolojiden arınmış olmalıdır.
Yemin maddesi kavga çıkartan bir anayasa iç barışı tesis edemez...
YARIN: ANAYASANIN
HEDEFİ REFAH
TOPLUMU OLMALI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.