Yılmaz Öztuna

Yılmaz Öztuna

İngiltere’de din hürriyeti

İngiltere’de din hürriyeti

GORDON?AYAKLANMASI
1780’de meydana gelen “Gordon Ayaklanması”nda, parlamentoyu kuşatıp içeri giremeyen Anglikan ve Protestan mezheplerine mensup kişiler, öfkelerini Katoliklere ait evleri, fabrikaları yakarak çıkardılar. Katolik kadınlara ve kızlara meydanlarda tecavüz edip 300 kişiyi öldürdüler...

EN BÜYÜK ZULÜM İRLANDA’YA
Bazı zavallılar namuslu Türk milletine barbar falan diyorlar ya... 1700’lü yıllarda İngiltere, Avrupa’nın tek demokrasisi idi. Ancak yanı başındaki İrlanda başta olmak üzere Kanada’ya kadar Katolikler zulümden inliyordu


SHAKESPEARE İLE İŞ BİTMİYOR
Britanya’da Katolikler’den hakim, belediye üyesi, milletvekili, general olamazdı ve miras edinemezlerdi. Buna karşı çıkanlar katledildi. Demek ki; Shakespeare’ler, Purcell’lar, Swift’ler, Defoe’ler, Milton’lar yetiştirmekle iş bitmiyor...

KRALİÇENİN DAYISINI BİLE ÖLDÜRDÜLER
Kuzey İrlanda’da mezhep savaşı 1945’ten sonra bile bütün kanlılığı ile devam etti. Kraliçe’nin dayısı bile öldürüldü ki İkinci Cihan Savaşı’nın büyük millî kahramanı idi.

Azınlıklara uyguladığı rejim ve statü bakımından tarihin en şerefli -ve biraz saf- devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nda her mezhep mensûbu tam bir vicdan hürriyeti içinde yaşarken; Türkiye, bütün arz’ın vicdan hürriyeti cenneti halindeyken, Batı’da durum nasıldı? İspanya, Rusya gibi mutaassıp toplumlardan değil, Hıristiyan Avrupa’nın en liberal kesimi olan İngiltere krallığından örnekler vereceğim.

ANGLİKAN DİYE BİR MEZHEP
İngiltere’de ilk vicdan hürriyeti belirtisi, 1689 yasası iledir. Katolik mezhebi dışında diğer mezheplere hürriyet tanındı. Katolikler’in medenî ve siyasî haklarından mahrumiyetlerinin devam etmesi kararlaştırıldı. Katolik okulları kapatıldı. Papazları tevkif ve takib edildi. Katolik mezhebinden Anglikan mezhebine geçen bir evlâda, ana ve babasının bütün serveti alınarak kendisine verileceği ilan edildi. Bütün İrlanda kana boyandı. Zira İrlanda, İngiltere’nin bir eyaleti, fakat tamamen Katolik’ti (bugün de öyledir). 1779’a kadar İrlanda’da Katolik ibadeti resmen yasaklandı. Bu tarihte ibadet hürriyeti iade edildi ama Katolikler’den hakim, belediye üyesi, milletvekili, general ve amiral olamayacağı kaidesi yürürlükte kaldı. (bu yazımız için başlıca kaynak: Lavisse-Rambaud, Histoire Générale, VII, 841 v.dd.)
1774’te İngiltere Kralı Üçüncü George, Kanada’da ve 1779’da İrlanda’da Katolik mezhebinin serbest olduğunu, Britanya İmparatorluğu’nun diğer parçalarında yasağın devam ettiğini bildiren bir ferman yayınladı. Kanada’nın Québec eyaleti İngilizler’ce henüz Fransa’dan alınmıştı ve burada halk Fransız ve Katolik’ti.
İngiltere’de Kral kutsaldı, ama Anglikan mezhebi daha kutsaldı ve mezhebin başı İngiltere hükümdârı idi (bugün de öyledir). Londra’da halk, kral fermânına karşı ayaklandı. Vaktiyle kellesi kesilen Birinci Charles’ın âkıbetiyle tehdid edilen Üçüncü George müşkil durumda kaldı.

TEKLİF EDENİN CANINA OKUDULAR
İngiltere’de son Katolik rahip 1767’de idam edildi. Bu tarihten sonra idam edilen yoktur. Ancak Katolik rahipler daha uzun müddet hayatları tehlikede olarak yaşadılar, hiçbir güvenlikleri yoktu.
Lord Mansfield ve Lord Camden gibi değerli hukukçular, Katolik rahiplerin idam edileceğine dair yasa maddesini kaldırmak için boşuna gayret harcadılar, sadece nefret topladılar. Sir George Savile 1778’de Katolik rahiplere ölüm cezası veren ve Katolikler’i miras hakkından mahrûm eden yasaların kaldırılması için teklif verdi. Bu teklif, Avam ve Lordlar Kamaraları’nda ayrı ayrı reddedildi.
Mutaassıp Protestanlar’ın lideri olan genç Lord Gordon, Sir George Savile’in yasa teklifini imzalayan milletvekillerinin linç edilmeleri için halkı göreve (!) çağırdı. Lord Mansfield, imza sahiplerindendi. Halk tarafından linç edilmek üzere iken York Başpiskoposu, Lord’u zorlukla halkın elinden aldı. 60.000 Londralı, Parlamento’yu muhasara etti. İmza sahibi milletvekillerinin kendilerine teslimini istedi. Kral, orduya, ne bahasına olursa olsun Parlamento’yu savunmasını ve halkı binaya sokmamasını emretti. Asker çemberini yaramayan ve Parlamento’ya giremeyen halk, Londra’daki Katolik devletlerin elçiliklerine girerek yağma etti ve elçilikler içindeki kiliseleri ateşe verdi.

BARBARLIĞIN DANİSKASI
7 Haziran 1780’de Katolik olduğu iddia edilen 72 Londralının evi ve bir fabrika, halk tarafından yakıldı. Katolik kadınlara ve kızlara meydanlarda tecavüz edildi. 300 kişi öldü. Hükûmet, 20 yağmacı ve katili idam ettirdi ama, Lord Gordon, amacına ulaşmış, Katolik mezhebinin serbest bırakılmasını belirsiz bir zaman için geciktirmiş oldu.
Hiçbir lord veya milletvekili, uzun zaman, bu konuda teklifte bulunmaya yüreklenemedi. Bu tarihte İngiltere, Avrupa’nın tek demokrasisi idi. Yanı başındaki İrlanda’da milyonlarca Katolik vatandaşı vardı. Demek Shakespeare’ler, Purcell’lar, Swift’ler, Defoe’ler, Milton’lar yetiştirmekle iş bitmiyordu.
Böyle bir devlette, resmî din sayılan Anglikan mezhebi dışındakilere karşı medenî, hukukî, insanî kısıtlamalar, bütün XIX. asır boyunca devam etti. Kuzey İrlanda’da mezhep savaşı 1945’ten sonra bile bütün kanlılığı ile devam etti. Kraliçe’nin dayısı bile öldürüldü ki İkinci Cihan Savaşı’nın büyük millî kahramanı idi. Asıl İrlanda ise, istiklâline kavuşup yakasını sıyırmıştır.

ENGİZİSYONU HİÇ SORMAYIN!
XVIII. asır içinde 30 yıllık bir müddette 14.000 İspanyol’un Engizisyon’a sevk edilip 782’sinin yakılmak suretiyle idam cezası, diğerlerinin çok ağır cezalar yediklerinden bahsetmiyorum. Engizisyon, kişinin Katolik imanından sapıtmış olup olmadığını muhâkeme eden bir dini mahkemedir.
Hıristiyan Avrupa tarihi bu konuda o kadar zengindir ki... Zaten vagonlar dolusu kitap yazılmıştır. Hani bazı zavallılar namuslu Türk milletine barbar falan diyorlar ya... Bu sebeple bu konu aklıma geldi...


Kitaplar arasında...
Prof. Dr. NEVZAT ATLIĞ, Fasıl (Karcığar-Mâhûr-Sultânî-Yegâh-Hicâzkâr fasılları). açıklamalı CD, Bakırköy Musıki Konservatuvarı yayını, İst. 2011.
Nevzat Atlığ, klasik Türk Musikisi’nin en büyük otoritesidir. Kurucusu olduğu İstanbul Devlet Korosu’nu, klasik musikimizi bütün zaman ve mekânlar içinde en üstün şekilde icra eden kuruluş hâline getirdi. 20 Mevle-vî Âyîni’ni yalnız musiki eseri olarak ele alıp ses san’atkârlarına ezberden okuttu. Fasıl, musikimizde bir toplu icra türüdür. Bugün nadiren, o da inanılmaz bir dekadans içinde, bağırıp çağırarak icra ediliyor. Atlığ, Fasıl’ı kusurlarından arınmış şekilde sunuyor. Vaktiyle temiz fasıl icralarını dinlemiştik. Şimdi daha estetik bir üslûpla kayda alınmış. Elimizdeki CD, 4 fasıl’da 41 parça şarkı, peşrev ve saz semâîsi ihtivâ ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz Öztuna Arşivi