Medeniyetler savaşı
Washington, DC
Bu bir Kürt-Türk kavgası, bir terör değil, bu bir medeniyetler savaşı, bir kinin terörleştirilip üstümüze salınmasıdır. İçte sivilleştikçe, dışta büyüdükçe başımıza gaileler açılmaya devam edecektir. Bu kavga, haçlı saldırılarının yeni zamanlar taktiğidir. ‘İslam eşittir terör’ diyenlerin bu ümmetin unsurlarını birbirine düşürmesidir.
Teröristin, elindeki silah, yerdeki mayın hangi ülke yapımı ise o ülke, terörün arkasındadır. Dış politika bir riyakârlıklar pazarı, orada samimiyetsizlikler alınıp satılır. Bu sebeple terörü gündelik başka icrai faaliyetlerle karıştırmamalı. Üçüncü Boğaz Köprüsünü konuşmuyoruz. Toprak, bayrak ve unvan vaadiyle ikna edilmiş gafil insanların ihaneti üzerindeyiz. Bu hadise şu veya bu hükümetin problemi değil, hükümetler üstüdür, devlet meselesidir. Bir anlamda kangrenleşmiş, ranta dönüşmüş, rütbeli, rütbesiz satmalarla dert derinleşmiştir. Arkasında bazı devletler olmasa bu terör örgütü altı ay dayanamaz.
Sevgili Peygamberim kitabında bir cümle vardır, orada şöyle yazıyoruz:
-Dâvân büyükse şehîdin olur.
İslâm medeniyeti, Bedir Harbi’nden bu yana şehit vermekte. Biz Türkler, 650 yıl Osmanlı, 350 yıl da Selçuklu dönemi olmak üzere bin yıl İslamın Bayraktarlığını yaptık. Acaba bu bin yılın bir yılında bile şehit verilmediği olmuş mudur? Cebel-i Tarık’tan Kıbrıs’a, Viyana’dan Kore’ye, Moskova önlerinden Yemen’e kadar dağlara ovalara, denizlere şehidler vere vere gelmekteyiz. Osmanlı, demiryolu inşaatında Resulullah’ı -aleyhisselam- rahatsız etmesin diye keçe ile çalışırken, İngiliz güdümlü Vehhabi, Medine’yi bombalıyordu.
Varsanız, ayaktaysanız, davanız büyükse şehit verirsiniz.
Taarruz ederken de şehit verilir.
Değerlerinizi müdafaa ve muhafaza ederken de.
Düşman bazen mertçe gelir.
Bazen nâmertçe. Bazen kendisi gelir. Bazen içinizden vurur.
Devlet-i ali Osman, Avrupa üstüne yürürken Karamanoğlu Beyliği, Papalıkla iş birliğine gidiyordu. Avrupa’ya yapılan hemen her Sefer-i Hümayûnda İran, arkadan vurdu. Mısır isyanında İbrahim Paşa güdümündeki isyan güçleri, Kütahya’ya kadar ilerlediler. Moskova ve Londra ile kendi vilayetimize karşı çareler arandı, gayrı devletlere tavizler verilmek zorunda kalındı. Celali eşkıyası, devleti onlarca sene meşgul etti. Mora İsyanında dehşetli katliam yaşadık.
Soğukkanlı olma vaktidir.
Suriye’de zulmü sarstıysanız. İsrail’e ‘bir dakika, sen burayı sahipsiz mi sandın?’ dediyseniz, Fransa devlet başkanını yarım gün kabul ettikten sonra koltuğunun altına Kanuni’nin mektubunu verip kapıyı gösterdiyseniz, bazı Avrupa devletleri iflasa sürüklenirken siz uzay araştırmalarına başladıysanız, o zaman ‘bu daha dün hasta adam değil miydi, biz bunu tarihe gömmemiş miydik?’ der ve ittifak kuracakları ihanet merkezleri ve satılık vicdanlar bulurlar.
Yüce Allah’tan gencecik şehîdlerimize rahmetler diliyoruz.
Artık ‘şehit ana-babası’ rütbesine sahip ebeveynlerini de tebrik ediyoruz.
ÜZÜNTÜMÜZ BÜYÜK
Van’da meydana gelen depremden dolayı hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, akrabalarına sabır ve metanet diliyor, hizmeti geçenlere teşekkür ediyoruz. Güzel Van’ımıza ve Türkiye’ye geçmişler olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.