Medine-i Münevvere ise; Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin nuru ile aydınlanmış bir şehirdir. O'nun hicret yurdudur. Çünkü hayatının son on yılını burada geçirmiştir. Ebedi âleme yine burada intikal etmiş ve aynı yerde toprağa verilmiştir. Hac ibadetini ifa etmek amacıyla kutsal topraklara gelen müminler Medine-i Münevvere'yi dolayısıyla Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin kabrini hasret ve gözyaşı içinde ziyaret etmektedirler. Burada atılan her adım ve alınan her nefes önemlidir. Bu nedenle Medine-i Münevvere'de ikamet edildiği sürece, beş vakit namaz mescitte kılınmalı ve her fırsatta Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize salat, selam ve dualar okunmalıdır. Ne mutlu bu görevi, usulüne uygun ve gönül huzuru içinde yapanlara...

3- Namaz vakitlerinden önce Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'ye giderek rahat bir mekânda oturmaya çalışmalıdır. Böylelikle Kâbe'ye çok yakından doya doya bakarak namaz kılmak, ezan okunduğunda ise cemaatle namaz kılmak şansına da sahip olunur.

Kadın olsun, erkek olsun mecbur kalmadıkça kapı ağızlarında, merdiven boşluklarında ve yol ağızlarında oturulmamalı, giriş veya geçiş yerlerinde oturarak veya namaz kılarak izdihama sebep olmamalı, insanlara eziyet vermemelidir. Namazlardan sonraki çıkışlarda da acele edilmemelidir. Tahliye işlemi hafifledikten sonra çıkmak daha uygundur. Bu, hem kendisine hem diğer Müslüman kardeşlerinin hakkına riayet bakımından önemli bir husustur.

4- Mescid-i Haram'a ve Mescid-i Nebevî'ye girdiğinde, kerahet vakti (Beş vakit vardır ki, onlar kerahet vaktidir:

a- Güneşin doğmasından itibaren kırk dakika yükselmesine kadar olan vakittir.

b- Güneşin tam tepeye gelip tam zeval yani doğudan batıya doğru kayma anında bulun-duğu vakittir.

c- Güneşin sararmasından, gözleri kamaştırmaz bir hale gelmesinden battığı zamana ka-dar olan yani güneşin batma zamanına kırk dakika kadar kalan vakittir.

d- Fecr-i sadık yani şafağın doğmasından güneşin doğacağı zamana kadar olan vakittir.

e- İkindi namazı kılındıktan sonra güneşin sararmasına, gözleri kamaştıramaz bir hale gelmesine kadar olan vakittir.

İlk üç kerahet vaktinde farz, vacib, nafile hiçbir namaz kılınamaz; tilâvet secdesi yapılamaz. Son iki kerahet vaktinde ise yalnız nafile namaz kılınması mekruhtur. Farz ve vacip bir namaz kılınması mekruh değildir. İhram ve tavaf namazı nafile bir namazdır.) değilse, iki rekât "Tehiyyetül-mescid" namazını kılar.

Tehiyyetül-mescid: Müstehab bir namazdır. Şöyle ki, bir mescid-i şerife sadece ziyaret veya bir şey öğretmek ve öğrenmek gibi bir maksat için giren bir Müslüman, orada nafile olarak iki rekât namaz kılar. Bununla mescidin sahibi olan ALLAH Teâlâ hakkında lâzım gelen tahiyye, yani tazim yerine getirilmiş olur. Tehiyyetül-mescid, bir mescide, bir cami-i şerife girilince daha oturmadan kılınmalıdır, daha faziletli olan budur. Oturulduktan sonra da kılınabilir. Bir mescide girip de meşguliyetinden veya mekrûh vakit olması gibi bir sebepten dolayı Tehiyyetül-mescid namazını kılamayacak bir Müslümanın:

"Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vellâhü ekber. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm.

ALLAH Teâlâ, her türlü noksanlıktan uzaktır. Hamd ALLAH Teâlâ'ya mahsustur. ALLAH Teâlâ'dan başka hiçbir ilah yoktur. ALLAH Teâlâ en büyüktür. Bütün kuvvet ve kudret, sâdece şanı yüce olan ALLAH Teâlâ'nın lütuf ve ihsânıyladır." Veya kısaca:

"Sübhânellâhi ve bi hamdihi sübhânellâhil-azîm.

ALLAH Teâlâ, her türlü noksanlıktan uzaktır. Ona hamd ederim. ALLAH Teâlâ her türlü noksanlıktan uzaktır." demesi de müstehab görülmüştür. Bir mescitte herhangi bir namazı kılmak veya bir mescide farzı eda ve imama uyma niyetiyle girmek de Tehiyyetül-mescid namazı yerine geçer.