Kadın kurtarılırsa aile kurtulur
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e dikkatimi ilk olarak eşim çekti. Bizdeki intıbaı şudur. Çalışkan ve içindeki ideale varma sancısı, yüzünde ızdıraba dönüşmüş üretken bir insan.
Son teşebbüsü okul, cami ve kışla dayanışmasını temin etmeye dönük.
Bir ömür boyu yazdık...
Okul, cami ve kışla iş birliği içinde olmalı diye. İlletli zihniyet ise bunları çatıştırarak ayakta kalmak istedi.
Kaç kere teklif ettik...
Köylerde, ufak yerlerde ilkokul öğretmenliği, cami imamlığı ve muhtarlığı aynı kişi yapabilir diye. O kimseye nikâh akdetme yetkisi verilince dininin emriyle sistemin engeli arasında kalan vatandaşa büyük kolaylık temin edilmiş olur. Ama bu teklifi sahiplenmek isteyecek bir hükümeti, kökten laikçi medya, derhal linç ederdi.
Kadına şiddet ne demek?
Dinimizde, tarihimizde yeri var mı? İslamiyette çocuğa da kadına da hayvana da şiddet, cezayı muciptir. Ne var ki bir Şaman artığı, kötü bir geleneğe dönüşmüş. Bazı yörelerde kadın dövmek, yiğitlik göstergesidir. O nasıl bir terbiyesiz deyimdir öyle? ‘Kadınının sırtından sopası, karnından sıpası eksik olmayacak!’ Daha bunun gibi nice aşağılayıcı lakırdı var.
Çocuk yetişirken babasının anasına dövüp-sövdüğünü görür. Kendisi de babasından ve ağabeyinden dayak yer. Okula gider, öğretmen döver, karakolda polis döver, kışlaya gidince ana-avratlı küfür ve sopayla dayak başlar. Maçta koro halinde küfredilir. Camide imam efendi, önce sevdireceğine önce korkutur.
Adana’da ilkokul ikinci sınıfta matematik dersimize gelen yaşlı bir erkek öğretmen vardı. O kadar asabiydi ki yüzüne bakılamazdı. İmamların kadın göbeği yazan üfürükçü, öğretmenlerinse melek gösterildiği bir zaman. O öğretmen, bir gün derste bana bir ‘beş kere beş kaç eder?’ diye sordu. ‘10’ demem üzerine yüzümde arka arkaya tokatlar patladı.
Hayatta aldığım en güzel haberlerden biri şudur:
Terhisimden yıllar sonra alay komutanımız Osman Doğruol aramıştı. Emekli olmuş. ‘Hatırlıyor musun dedi, bir gün bana gelerek komutanım bu erlerin içinde evli-barklı çocuklar var, astsubay ve subaylar, galiz şekilde küfrediyorlar, lütfen bir tamim çıkartsanız, ben de onu yapmıştım.’
Okul, cami ve kışla... Bu kurumlar hem dayanışma içinde olmalı, hem de iç düzenleme yapmalı. Fakat dördüncü olarak bir kurum daha var:
Medya.
Gazete ve dergiler bu yüz kızartıcı çıplaklıktan, TV’ler yuva yıkıcı dizilerden temizlenmeli. Onlar, rol model oldukça annelik değeri ölür. Kadını kurtarmak kız çocuğundan başlar. Anne varlığı sağlam olan cemiyet kaya gibidir.
Bu devlet, devlet analarla devlet baba oldu.
Kadın kurtarılırsa aile, oradan cemiyet ve millet kurtulur.
Ailenin çatırdadığı, boşanmaların tehdit ettiği bir çağdayız.
Aile Manevi ve Sosyal Rehber Uzmanlığını çok önemsiyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.