Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

“Bedelli askerliğin” bedeli

“Bedelli askerliğin” bedeli

Bedelli askerlik yine gündemde.
Birileri zamanında bir kapı açmış…
Bu kapı yeniden aralanmak isteniyor.
Bu kapıyı yeniden aralamak isteyenler ülkenin kerli ferli adamları olunca, siyasiler “hadi ordan” diyemiyor.
“Bedelli organizatörleri”nin girişimleri AK Parti üzerinde de etkili oldu.
9 yıldır iktidarın gündeminde “bedelli”.
Bu dönem içinde asker “bedelli”ye karşı bir duruş sergiledi.
Böyle olunca AK Parti de askere rağmen bu işe girişmedi.
Bu kez durumun farklı olduğu anlaşılıyor.
Daha doğrusu, Hükümet ile Genelkurmay arasında bir görüş birliğinin sağlandığı görülüyor.
2011 YAŞ toplantıları sürecinde Işık Koşaner’in istifasıyla boşalan Genelkurmay Başkanlığı görevine Necdet Özel’in getirilmesiyle siyasiler ile askerler arasındaki ilişki ve diyalogda yepyeni bir dönem başlamış oldu.
Bu özlenen bir tabloydu elbette.
TSK’nın yeni Komuta Kademesi’nin Hükümet’in istediği “bedelli”ye öncekiler oranında direnmemesi ilişki ve diyalogun normalleşmesiyle alakalı bir durum.
Bu normalleşme özlenen bir tablo olmakla birlikte, askerin “bedelli” konusunda önceki komutanlar oranında direnmemesi hiç tereddütünün olmadığı anlamına gelmiyor.
Örneğin, “sınır yaş”ın ne olacağı konusunda asker, “35 yaş üstü”nde diretiyor.
Hükümet’te ise 25 yaşına kadar esneklik sözkonusu.

“Bedelli gönüllüler”, Kurban Bayramı’na çifte sevinçle girdi.
Hükümet kanadından, “bu işin bayram sonrası halledileceği” yönünde açıklamalar gelmişti.
Ve bayram da geçti.
Şimdi gözler Hükümet’te, Meclis’te.
Hükümet’in “bedelli” çalışmasında sona yaklaştığı haberleri geliyor.
Asker ile “sınır yaş”ın ne olacağı konusunda da uzlaşmaya varılmasıyla “teklifin” bugün yarın Meclis gündemine getirilmesi bekleniyor.
Buraya kadar böyle…

Peki konunun riskleri ne olacak?
Riskleri evet…
Hükümeti “açılım” konusunda gazlarken, iş birbiri ardına gelen şehitler üzerine başlatılan operasyonlara gelince “silahlar sussun” yazıları kaleme alan “KCK gönüllüler”in “bedelli”nin risklerinden söz etmelerini beklemek aptallık olur kanımca.

İş başa düştü.
Bu konuda da Hükümeti uyarmayı üzerimize bir vazife olarak görüyorum.


 Şimdi:
“Bedelli askerlik” çıkarmak siyasiler için hayli riskli bir adımdır.
Çünkü, “bedelli askerlik” denilince halk arasında ağırlıklı olarak “askerlik görevini henüz yerine getirmemiş zengin insanlara sağlanan bir kolaylık” yorumu yapılır.
Peki öyle mi?
Görünen köy kılavuz istemez, önemli oranda bu böyledir.

İstisnalar olmakla birlikte adam tahsildi, iş güçtü derken bilmem kaç yaşına gelmiş, vatani görevini yapmaya zaman bulamamış!
Bir de aileden zenginler var ki, iş güç peşinde olmasalar da, akademik kariyer planları da bulunmasa da…
Askerlik gibi bir dertleri yoktur.
Bir yolunu bulup, yırtarlar askerlikten.
Bedelli de onlar için bir başka “yırtma” yöntemidir.
Öyle bir yöntem ki, hem de ayaklarına kadar gelmiştir.
“Bedelli”ye bastırıp parayı, vatani görevlerini yerine getirmiş sayılırlar.


Bu güne kadar “bedelli askerlik fırsatı”ndan faydalanan bir gariban var mı?
Yok çünkü onlar hayatlarını askerlik görevine göre dizayn ederler.

Bunu kim neyle açıklarsa açıklasın, umurumda değil, şu bir gerçektir:
“Anadolu’da vatani görevini yapmamış erkeğe erkek demezler.”

Ülkenin elit tabakası için bu böyle olmayabilir ama Anadolu’da bu böyledir.

Yaşı geldi mi, doğru Peygamber Ocağı’na koşar erkek evlat.
Evlenmeye yeltendi mi “önce askerliğini yap gel” cevabını alır.
“Asker yolu beklerim” ile başlayan türkü de buradan gelir.

Şu türkümüzde de bu gerçekleri görürüz:
“Yemen yolu çukurdandır
Karavanam bakırdandır
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir.”

Özetle, ağırlıklı olarak ülkenin kaymak tabakasının çocuklarının faydalanacağı bir fırsattır “bedelli”.
Gariban halk için “bedelli” son derece üzücü ve de itici bir “fırsattır”.

Zaten “şehitlerin hep gariban ailelerin çocukları olduğu” algısı var halk arasında.
Üstüne bir de “bedelli” bindirildi mi, bu gariban halkın psikolojisini düşünün bir.
Siyasiler için riski burada yatıyor.

Ve böyle bir günde…
Terör örgütünün tarihinin en büyük eylemlerini gerçekleştirdiği; toplu şehitler verildiği; KCK operasyonlarının sürdüğü bir yıl içinde “bedelli askerlik” çıkarmak, siyasiler için olan riski katlıyor.

Düşünün:
Bir tarafta, Türk parası ile ne kadar ediyorsa artık 10 bin Avro’yu bastırıp 21 günle askerlik görevini yerine getirmiş sayılarak, terör kurşunu yeme ihtimalini sıfırlayanlar…
Diğer tarafta gariban Mehmedin şehit düşme ihtimaliyle 15 ay vatan için nöbet tutması…
Bir canın bedeli 10 bin Avro gibi bir sonuç doğuruyor bu!
Kamu vicdanını yaralar bu beyler.
 
Hele ki bunu AK Parti yapıyorsa…
AK Parti tabanını önemli ölçüde ülkenin gelir seviyesi en düşük kesimleri oluşturuyor.
Merak ediyorum, AK Parti’ye oy vermiş kaç kişi yararlanacak bu bedelliden?
İstismarı da çok olur “bedelli”nin.
Her şehit haberinde ister istemez dile dolanır “bedelli” konusu.
“10 bin Avro’su olsaydı”yla başlayan cümleleri düşünün bir.
Altından kalkmak ne mümkün?..

 Diyeceğim o ki, AK Parti iktidarı “bedelli” konusunu bir daha düşünmeli.
Bu riskleri tekrar tekrar gözden geçirmeli.

 “Bedelli organizatörleri”
ne değil, gariban halk ne diyor, tabanı ne diyor ona bakmalı.

 Aksi takdirde ağır olur “bedelli”nin bedeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi