Ali Eyvaz

Ali Eyvaz

Muhalefet boşluklarını kim dolduracak?

Muhalefet boşluklarını kim dolduracak?

Türkiye’de son dönemde bütün tartışma ve kapışmalar iktidar odaklı olarak kendini gösteriyor. Her kesim iktidarla olan ilişkisi ya da çatışması çerçevesinde belirli bir siyaset alanına hapsolmuş durumda.
Kişisel ya da gurupsal hedefler bakımından alternatif bir paradigma oluşturucu kapsamlı ve kuşatıcı bir muhalefet teşkil etmek yerine, eyyamcı bir karşıtlık-yandaşlık ikilemi içine girenler, geride çok ciddi muhalefet boşlukları bırakıyorlar.

Üstelik bunların siyasal kimliklerine bakıldığında ülkenin oldukça köklü ve nüfuzlu siyasi geleneklerini temsil ettikleri de görülüyor. Bu boşlukların, elinde militer güç de bulunduran siyasi yapılar tarafından doldurulması işten bile değil.
Daha önce askerin ve onun karşısında konumlandığı varsayılan PKK’nın işgal ettiği bu alanlar, Ergenekon süreciyle birlikte askerin büyük oranda devreden çıkması suretiyle, PKK lehine bozulan bir denklem meydana getirdi. PKK böylece önünde çok ciddi ve oldukça elverişli bir muhalefet etme alanı buldu.

***

PKK bütün yasal ve yasadışı unsurlarıyla Türkiye’deki muhalefet boşluklarını hızla dolduruyor. Özellikle Türk solundaki tefekkürsüzlük, PKK’nın bu çok hızlı nüfuz artırımını sağlayan en önemli sebeplerin başında geliyor. Kürt sorunu diye adlandırılan konuyla uzaktan yakından ilgisi bulunmayan bu siyasi yapılar, bir şekilde kendilerini bu sorunla ilişkilendiriyor ve sorunun en önemli tarafı olarak ortaya çıkmış bulunan PKK ile ortak bir dayanışma platformu içinde kendilerini bulabiliyorlar. Üstelik bu platformlarda olmaktan hiç de gocunmuyorlar. Peki mesela “Türkiye için sosyalizasyon politikalarını kim üretecek?” dediğinizde, içlerinden Taraf yazarı Melih Altınok gibi yeni yetmeler atılıp “O söylem eski kafa ürünüdür. Kimlik siyaseti aş ekmek edebiyatının önünde gider” diyebilmektedir. Çünkü yerinden memnundur, çünkü dünya sisteminin önüne koyduğuyla meşgul olmak risksiz ve zahmetsizdir.

Yine mesela son genel seçimlerde PKK’nın Sola yönelik himmetine sığınıp TBMM’ye gelmiş ve bugüne kadar Türk solu içinde kendini bir kilometre taşı gibi görmüş veya göstermiş olanların tıpkı Ufuk Uras gibi yaptıkları; oralarda bir patron ofisinde asılı duran Che fotoğrafı gibi kalakaldıklarına aldırmaksızın, sürmeli gözlerle ortam kesmekten başka bir şeycikle ilgilenmedikleri görülüyor.

Hal böyle olunca da PKK unsurlarının tek taraflı yaptığı teorik ve pratik çalışmaların güdümündeki siyasi ve entelektüel faaliyetlere kendini bırakmak artık herkesin kolayına geliyor. “Aman devletin dilini kullanmayayım” şeklindeki haklı endişe, bu kişiler için nedense PKK’nın ve bölünme tezlerinin dilini kolayca kullanmak konusunda hiçbir kaygıyı beraberinde getirmiyor.

Peki “İslamcılar zaviyesinden bakıldığında durum nedir?” diye sorulacak olursa, onların da Türk solunun çok uzun yıllardır içinde bulunduğu fikri enkazdan farklı bir durumda olmadıkları görülüyor.
1990’larda PKK deyince akıllarına “kandırılıp dağa çıkartılmış gençlerin” veya bolca “Ermeni” faktörünün geldiği kimseler, bu günlerde “Artık Kürt sorununa duyarsız kalmayacağız” çıkışıyla başlattıkları “duyarlılık gösterilerine” bütünüyle PKK’nın dilini ve söylemini buluyor olmaktan hiç imtina etmiyorlar.

Aslına bakılırsa PKK’nın bu çevrelerin desteğine ihtiyaç duymaktan ziyade, “himmetine sığınmakta olanlara büyüklük gösterip onları geri çevirmemek” konumuna yerleşip tam bir güç ve gövde gösterisinde bulunduğu kolaylıkla görülüyor.

Geçmişte liberallerin himayesine sığınan kimi muhafazakarların, bugün yanlarına tıpkı kendilerine benzeyen sözde sosyalistleri de alarak PKK ve türevlerinin açtığı siyasi ve entelektüel “muhalefet” şemsiyesi altına sığınmaya can attıkları bir vakıa.

Bu yüzden mesele aslında PKK meselesi değil. Asıl mesele; Türkiye’de şerefli ve haysiyetli bir muhalefet oluşturmak ve alternatif bir paradigma kurmak kaygısıyla yola çıkıp, karşılaştığı en küçük zorlukta onun bunun koltuğu altına sığınmayı maharet sayanların bir taşla iki kuş vurma kurnazlığını “en ideal muhalefet etme sanatı” diye kamuoyuna takdim etmeleridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Eyvaz Arşivi