Hakkı Devrim neyi devirdi?
O sevimli ihtiyarı kim tanımaz?
Günümüzde “sevimli ihtiyar” tahayyülüne o kadar ihtiyaç var ki, bu imajından ötürü bir hayli reklam filminde oynadı.
Sanki rol yapmıyordu; hayatının bir anını sergiliyordu... Bu tabiiliği sağlamak da, erbabı bilir ki, kolay değil.
“Sevimli ihtiyar” sözü boşuna değil. Hazret 1929 doğumlu, yani 80 yılı devirmiş. Hukuk mezunu ama gazetecilik, yayıncılık yapmış. “Meydan Larus” gibi, Türkçenin en başarılı tercüme ansiklopedisini yayınlamış.
Meydan Larus, yayınının üzerinden kırk sene geçmesine rağmen hâlâ vazgeçilmez bir kaynak.
Elbette bu tür büyük hacimli yayınlarda görülebilecek yanlışları da var. Bu yanlışlar arasında dinî konularla ilgili olanları da az değil.
Reklamlardaki Hakkı baba (veya dede), aynı zamanda dil ve kültür bahislerinde kalem oynatan bir köşe yazarı. Radikal’deki “Cihannüma”sı kısa süre önce kapatıldı.
O da, anlaşılıyor ki, tecrübeli kalemiyle boşta kaldı.
“Hakkıyla sohbet”, “Günbegün” gibi televizyon programları da daha önce sona ermişti...
Onun Peygamberimiz hakkında yakışık almayan sözler sarfettiğine dair haberler bana inandırıcı gelmedi. Belki de O’na yakıştıramadım.
Elbette o programın seyircileri, dinleyicileri arasında değildim. Bu yüzden söylediklerinin siyak ve sibakını (bağlamını) bilmiyorum. Kendisi, Hz. Peygamber’e saygısızlık etmek gibi bir tavrının asla olamayacağını açıklıyor. Orada siyasi bir durumu açıklamak için bazı şeyler söylediğini ifade ediyor...
Tabii, kişinin inancını sorgulamak, kimsenin işi değildir. Hakkı Bey’in inancını filan sorgulayacak değiliz. Fakat böylesine görmüş geçirmiş bir kişinin, Türkiye gibi halkının dini konulardaki hassasiyeti bilinen bir ülkede sözlerini tartarak, nereye varacağını hesab ederek konuşacağını düşünüyoruz.
Programda sarfettiği sözlere ilk tepkinin, aynı yayının katılımcılarından Yaşar Nuri Öztürk’ten gelmesi de, işin tuzu biberi. Zaten Yaşar Nuri böyle anlarda puan toplamayı sever. Sonra da o puanları, İslâm karşıtı beyanlarına dayanak yapar.
“Cihannüma” dünya haritası, dünya coğrafyası demek. Malûm 17. asrın ünlü bilgini Kâtip Çelebi’nin böyle bir eseri var. Aynı zamanda, her tarafı görecek şekilde çatı katında yapılmış bina unsuruna da “cihannüma” denir. Hakkı Bey’in, bunu Fransızca “belvedere”ye karşılık olarak kullandığını düşünebiliriz.
“Cihannüma”sından dünyayı gözetleyen tecrübeli yazar, bize dille, kültürle, sanatla ilgili bir hayli gözlemini aktardı. Muhtemelen ciltler dolusu kitap hacminde yazı yazdı.
Ve âhir ömründe kalemi elinde kaldı!
Böyle bir anda, bu duruma düşmek, asla arzu edilmez.
Hakkı Devrim birkaç cümlesiyle -farkında olarak veya farkında olmayarak- neyi devirdi?
Bir süredir boşta kalan kalemiyle, bunu tashih etmesini beklemeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.