Hasan Aksay

Hasan Aksay

Dünyayı yönettiğini zannedenlerin lisan-ı hali

Dünyayı yönettiğini zannedenlerin lisan-ı hali

“Mülkün esası adalettir.” “Zulümle abad olanın ahiri berbat olur.” İbret, yalnız geçmişte değil, tarih tekerrür ediyor. Zalimler devriliyor; saraylar kime yar oluyor? Ay’a ilk füzeyi gönderen Rusya, komünistleri saldırganlaştırmıştı. Sistem, doğurduğu ümit ve kadrolarıyla beraber çöktü. Sıra materyalizmin kapitalist kanadında.

Mülkün esası olan adalet, resmen ve alenen inkar ediliyor. Atom bombalı İsrail, “İran’a saldıracak” dokunulmuyor. “İran, atom bombası yapabilir” diye saldırı planlanıyor. Bu vahşettir. Ne Bush’un, “Benden değilsen, düşmanımsın” sözünü; ne de, “Nükleer tesis” yalanıyla Sudan ilaç fabrikasının bombalanması gibi vahşetleri saymaya gerek bırakmayan açık ve güncel bir hukuk tanımazlıktır. Bu siyaset, hukuk temelini kaybetmiştir. Yıkılacak.


“Yığınaktaki hata, sonuna kadar devam eder.” Yanlış, materyalist siyasetin temelinde. “Ölü yüzü pudralamak” çare değil. Türkiye’de çöküş mimarı Kemal Derviş, övgüyle “badem gözlü” olsa ne olur? Hiç.


Faiz sistemi ve globalleşme, dünya kapitali ve medyasını birkaç aileye münhasır kıldı. Devletler sürekli borçlanıyor. Faiz, buz dağını büyütüyor. Denge kalmıyor. Devletler çöküyor. “Varlık vergisi” deniyor. Çare değil. “Faizsiz sistem” yetmez. Dert, ciltte değil derinde. İnsanlık, ahlak gerek. Irkçı, baba katili oluyor, sahte özgürlükçü, “Çobanla benim oyum bir mi” gibi; başörtüsü saldırganlığı gibi idrak fukarası. Çıkar ölçüsü, akıl-mantık, haya-edep, sistem tanımaz. Para güç; güç imkandır. Fakat insan yoksa, güç, deprem gibi, sel gibi, Bush gibi sadece yıkar.


Çıkmaz sokak zamanı, yanlış değerler ömrü tüketir. “Durun kalabalıklar! Bu cadde çıkmaz sokak! –Haykırsam kollarımı makas gibi açarak!” Millet, ırk ve renk farkı, insanı farklı kılmaz. Fark, inançta, ahlakta ve Hakka rızada ortaya çıkar. İnsan kendini, “Ekmel-i ve eşref-i mahluk” yani sorumluluk sahibi mi yoksa bir hayvan mı kabul ediyor? Bu karar yol ayrımıdır. 1) Ahlaki sorumluluk sahipleri. 2) Çıkarı, zevki neyi diyorsa onu yapmayı özgürlük zannedenler.


Hayvan dünyevi. Hareketleri çıkarına göre. İnsan, iman ve ahlakla ölümü aşıyor. Hz. Adem’den beri insanlar arasındaki ahlak ve çıkar ayrılığı, bir imtihan olarak devam ediyor. Ebu Cehil’ler çıkar grubunda çekişirken; Bilal-i Habeşi, Mevlana ve Yunus gibi milyarlar, aynı iman ve ahlakta kardeştirler.


Bütün meseleler, öncelikle bu temel meselenin çözümüne bağlıdır. İnsani yücelik ve sorumluluktan habersiz, gurur ve çıkar batağında ne halledebilir? Kral-şah olsa kuvvete tutsak düşer, mazluma zulmeder. Nasıl ki Netanyahu’dan bıkanlar, yalnız kaldıklarında dertleşebiliyor.


Önce, sağlıklı bir ahlak ve maneviyat. Bu, “Ebedi Risalet”le, İslam ile mümkündür. Bu temelin kaybı, insanı, çıkar hesabına mahkum eder. Dış politikadaki, “Milletler çıkarına göre hareket eder” vahşeti, Fransız Başbakanı Richelieu’nun “Devletin dini yok. Ahlaki harekete gerek yok. Çıkarı esastır” demesinden beri alenileşmiş vahşet doğuran bir çıkarcılıktır.


Çıkarcılık felaket doğurur. Çare yalnız İslam’da. Çıkarcıların İslam’a düşmanlığı da burada.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi