Revakların yeri Sultanahmet’tir
3-5 yıl evvel yine bir tartışma vardı. Yazdığımız yazılarda Kâbe revaklarının İstanbul Sultanahmet’e getirilmesini teklif etmiştik. Galiba revaklar geliyor ama kalbimiz de kanıyor. 5 asırdır orada duran ve Kâbe’nin bir parçası haline gelmiş olan o eserin yerinde kalması gerekir. Türkiye var gücü ile buna çalışmalı. Fakat korkarız ki yerinde bırakılmayacağı gibi inşaat enkazı haline de getirilir. En azından buna izin verilmemeli ve o emanetler alınıp Sultanahmet’e taşınmalıdır. Başka bir yeri düşünmek imkânsızdır.
5 Aralıkta kazma vurulacakmış.
Sebep Beytullahın etrafını genişletmek.
Nereye genişleteceksiniz?
Yer mi kaldı?
Etraftaki çirkin gökdelenlerden biri de Ecyad Kalesinin yerinde yükseliyor. Bazı Türk hacılar bile bu otellerde yatıp ayaklarını Allahın evine doğru uzatmaktalar.
Peygamber yurdunda Osmanlı’dan kalan ne varsa kazınıp yok edildi. Hendek Muharebesinin cereyan ettiği yerin üst tarafında bir Kışla, Medine Tren İstasyonu ve bir de bu revaklar kalmıştı. Onlar da gidiyor. Kışlamızı da yıkacaklarmış. Bir bahane ile istasyon da tarumar edilir. Peki bu UNESCO o kadar eser yıkılırken neredeydi? Şimdi nerede?
Veya daha doğru soru:
Osmanlı Türkünün mirası mahvedilirken miras sahibi Türkiye devleti neredeydi?
Bu topraklardaki bu yıkımlar ciddi problemdir.
Bir başka ciddi problemse hac ibadetidir:
Arafat’a çıkıp-inmek, vakfeler azap haline gelmiştir. Daha beteri, Kâbe’deki tavafta yaşanmaktadır. Zaman zaman harama düşülen izdihamlarda kadın-erkek karmakarışıktır. Bunu ecdadımız, erkek ve kadınlar için ayrı saatlere bağlamıştı. Bugün de mümkünken hoyratlık sebebiyle kadın, erkek, engelli aynı anda tavaf etmekteler. Bir insanın bir ömür boyu beklediği bir ibadet bu kadar hafife alınır!
O halde tekelden kurtarılmalıdır.
İngilizler, emin ellere teslim edip çıkarken o devirde Haremeyn-i Şerifeynin/Mekke ve Medine’nin Türkiye’nin de aralarında olduğu beş devlet tarafından idare edilmesine dair bir muahede yapıldığını, fakat devrin Türkiyesi laikçi tutuculukla buna alaka göstermeyince anlaşmanın yürürlüğünü kaybettiğini biliyoruz. O andlaşmanın bulunup ortaya çıkartılması gerekir.
Türkiye ve birkaç devlet de hac organizasyonuna dahil olmalı.
Veya tamamen İİT’ye bırakılmalı.
Veya İBB’ye bu hizmeti kiralamalı.
Veya beş veya on büyük Türk şirketi ortak bir yapıyla organizasyonu devralmalıdır.
Bize öyle geliyor ki Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- türbelerinin üstündeki Yeşil Kubbe/ Kubbeyi Hadra’yı da kaldıracaklar. Hemen yanına madeni renkte bir başkası yapılmış. Çünkü ilki Osmanlı eseridir. II. Mahmud zamanında yeşil renge boyanmıştır.
Sahibi Kâbe’yi muhafaza buyursun.
Tabii şu var, senin Şanlı Peygamberine Türkiye’deki bir TV programında bir yaşlı adam ‘kabile şefi’ diyebiliyorsa revaklara da kazma vurulur.
Dünyada güya bir buçuk milyar Müslüman var.
Bu dinin sahibi ne kadar?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.