Merkel'e rahat yok
Almanya'da yaşayan Türklere yönelik Nazi saldırılarıyla ilgili olarak utanç duyduğunu söyleyen Angela Merkel, "Cinayetler aydınlığa kavuşana kadar bana rahat yok" şeklinde açıklama yaptı.
"Dönerci cinayeti" olarak anılan o saldırılara birkaç gün önce değinmiştik.
Pek ümitli olmadığımızı belirterek şöyle yazmıştık:
"Merkel'in, 'utanç verici' olarak nitelendirdiği ırkçı terörün aydınlatılacağı sözünü vermesi, orada yaşayan Türkler için ne kadar rahatlatıcı olacaktır, zaman içinde göreceğiz."
*
Uzun süre Almanya'da ve Avrupa'nın farklı ülkelerinde yaşayan akademisyen dostumuz Dr. Ahmet Şefik, bir mesaj gönderdi. Ahmet Bey, bizden daha karamsar:
"Merkel'in sözünü zaman içinde görmeyeceğiz, bilakis zaman içinde unutacağız. Tıpkı 2007-2008 kış aylarında Almanya'da neredeyse günaşırı vuku bulan Türklere yönelik kundaklama hadiselerini unuttuğumuz gibi...
Kim hatırlıyor şimdi bunları? Kim sorguluyor? Ne idi bunlar? Bir sonuç alındı mı? Olayların ve araştırmaların akibeti hakkında ben bir şey duymadım, okumadım. Üstü örtülüp kapatıldı. Şimdi tekrar açmanın zamanı değil mi? Millî hafızamız çok zayıf."
KULELER "İÇTEN PATLAMALI MOTOR" GİBİ ÇÖKTÜ
11 Eylül'le ilgili yazı üzerine de okurlarımızdan mesajlar geldi.
Hemen belirtelim, yetkililer tarafından yapılan yönlendirmeli açıklamalara inanan yok.
Ya da o açıklamaları kabullenenler mesaj yazmaktan hoşlanmayan kişiler.
Şenol Sevinç gönderdiği mesajda şöyle söylüyor:
"11 Eylül'ün onuncu yıldönümünde hâlâ olayın El Kaide terör örgütünün bir eylemi olarak anılması ve buna inanılması, okullarımızda 'Darwin Teorisi'nin alternatifsiz gerçekmiş gibi okutulmasına benziyor."
*
Şenol Bey, Dylan Avery'nin yönettiği "11 Eylül Belgeseli"ne dikkat çekmiş ve orada yer alan bazı hususları hatırlatmış...
— Uçağın 6'şar tonluk titanyum motorları, Pentagon binasının duvarında çizik bile oluşturamadı fakat fiber burnu 2,7 metre kalınlıkta çelikle güçlendirilmiş duvarı delip geçti.
— 11 Eylül günü dünya havacılık tarihinde bir ilk yaşandı ve düşen uçaklar kendi yakıtlarıyla yok oldu, uçak parçalarına ve insanların DNA'sına bile ulaşılamadı.
— 100 x50 cm çapında 47 çelik kolon ve 425 bin ton beton ile desteklenen bu yapılar, yüksek ısı sebebi ile çökmüş olsa bile katların teker teker çökmesi ve direnç göstermesi gerekirken patlayıcılarla yapılan planlı bir yıkımda olduğu gibi serbest düşen bir taş gibi hızla yıkıldılar.
— İkinci uçağın yakıtının neredeyse tamamı çarpma sırasında bina dışında patlamasına rağmen, ikinci bina daha erken çöktü.
— 28 Temmuz 1945'te, bir B25 bombardıman uçağı, sisli bir havada Empire State Binası'nın 79'uncu katına çarptı. 14 kişi hayatını kaybetti, 1 milyon dolarlık hasar oluştu. Fakat bina şu zamana kadar dimdik ayakta kaldı.
*
Usame Bin Ladin'in, 11 Eylül'den birkaç gün sonra El Cezire'ye verdiği röportajda yer alan şu sözleri de dikkatlerden kaçmamalı: "ABD her saldırıdan sonra beni suçluyordu. Sizi temin ederim ki bu saldırılarla ilgili hiçbir plan yapmadım. Zaten şu an birlikte olduğum Afganistan İslam Yönetimi kuralları böyle bir saldırıya izin vermez."
*
Belgeselden bir tespit ile sözü bağlıyoruz: "Amerika'ya saldırıldı. El Kaide tarafından değil, Bin Ladin tarafından da değil. Bu ülkenin (Afganistan) boğazını sıkmayı sürdürmek için hiçbir şeyden çekinmeyen ve herşeyi yapmaya hazır olan zalim bir grup tarafından."
KAHRAMANCA SİYASET
Gazeteci arkadaşımız Dilek Yaraş da 11 Eylül'den sonra ABD'de kahraman ilan edildiğinde yapılan film ve politika tekliflerini kabul etmeyen William Rodrigez için fikrini bildiriyor:
"Rodrigez, aktör değil ama keşke dürüst ve namuslu, hakikati dillendirmekten korkmayan bir politikacı olarak devam etseymiş yoluna..."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.