Hasan da Fazıl'laştı..

Hasan da Fazıl'laştı..

önce Galatasaray’ı kutluyorum.. UEFA Kupası’nda gruptan çıkmayı başardığı için..
Austria Wien ile 0-0 berabere kaldı.. Avusturyalı rakibini mutlaka yenmesi gerekiyordu Galatasaray’ın....
Ve bir kulağı da Yunanistan’daydı.. Panionios’un rakibi ise Fransız Bordeaux’ydu.. Bordeaux, Yunanistan’a eksik gelmişti.. Takımın yarısı gençti, yedekti.. Fransız takımı bir ara 2-0 yenik duruma düşmesine rağmen art arda 3 gol atarak maçı kazandı.. Ve bu neticeyle de Galatasaray’a lokum gibi bir “bayram hediyesi” vermiş oldu..
Böylece maç öncesi Galatasaray’ın UEFA’ya yaptığı “gözlemcilerin sayısını artırın, bu maçta şike olabilir” başvurusu da boşa çıkmış oldu..
Bordeaux harbi oynadı, üstelik grup birinciliğini garantilediği halde ne rakibe yattı, ne de işi idare etti..
Galatasaray turu atladı atlamasına da bundan sonrası için dikkatli olmalı.. Austria Wien gibi vasat altı bir takımı yenemiyorsa şayet, teknik kadronun biraz düşünmesi gerekir..
Maçın sonunda tribündeki taraftarların Galatasaraylı futbolcuları “yuh”lamaları da takıma olan güvensizliğin ispatıydı..

Mesele Galatasaray’dan açılmışken yine Sarı-Kırmızı renklerle devam edelim.. Biliyorsunuz, Galatasaray’ın hırçın futbolcusu Hasan Şaş, İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında hakem tarafından dışarı postalanınca isyan bayrağını açmış, ağzına geleni saymıştı.. 0 gün tıpkı Fazıl Say gibi konuşmuştu Hasan!.. “Artık Türkiye’de durmam, devre arası kesinlikle Avrupa’ya gidip futboluma orada devam edeceğim!..” demişti..
Tabii, bu konuşmanın ardından, hatırlılar, hatırsızlar, kim varsa, araya girip güya Hasan’ı ikna etmişler.. Hasan da kendisine gösterilen teveccüh karşısında yelkenleri suya indirmiş, başka bir ifadeyle gösterilen alakaya sırt çevirmeyip Galatasaray’dan ayrılmayacağını hem de altını çizerek söylemiş..
Bakın neler diyor Hasan; “Camianın ileri gelenleriyle konuştum, ailem ve çevremden gelen yoğun baskılar var.. Dolayısıyla kulüpte kalacağım.. Deplasmanlarda küfür yiyorum ve hakemler tarafından çok kolay kart görüyorum.. Bu yüzden Türkiye’den ayrılmak istedim.. Ama fikrim şu an için değişti ve Galatasaray’da kalacağım!..” Evet, bu konuşmalar gerçekten Fazıl’ın ifadelerine benziyor.. Hasan, fikrim değişti diyor, Fazıl da ben öyle demek istememiştim diyor.. Enteresan!..
Tabii, Hasan’ın vatanında kalmasında bizce mahzur yok.. Yeter ki Hasan düzelsin!.. Yeter ki agresifliğinden vazgeçsin!.. Ama çok zor.. Hakemlerin kolay kart gösterdiği filan hikâye.. Galatasaray’ın maçlarını takip ediyoruz.. Hasan’ı da iyi biliyoruz.. Hasan, yıldırım çeken paratoner gibi.. Her hareketiyle hakemin dikkatini çekiyor.. Hatta bazı hakemleri de korkutmuş olacak ki, hakem Hasan’a kart göstermeye bile çekiniyor..
Eee dilin kemiği yok!.. Hem gidiyorum diyeceksin, ondan sonra da kem küm edip cayacaksın.. Bu nasıl iş Hasan?..
Peki bütün kabahat Hasan’da mı?.. Bu memleket 7 kere gidip 8 kere gelen siyasetçiler tarafından yıllarca yönetilmedi mi?.. Politikacılar çıkıp; “Dün dündür, bugün bugündür” demediler mi?..
Neticede Hasan da bu toprağın ürünü.. Siyasiler, atmasyonda, abartmada, dünya rekoruna koşarken, bizim Hasan bir kere savurmuş ne olur ki!..
Aslan Hasan!.. Tabii ki kal Türkiye’de.. Ama bir laf söyleyeceğin vakit, önce biraz düşün!.. Sonra mahçup olma..
Kendini de makaraya sardırma..
Bu sana abi tavsiyesi..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi