Eğer Ağar konuşursa...
Bir yanda Mehmet Eymür’ün ifadeleri bir yanda Nahit Menteşe’nin itirafları.. İşte şimdi 90’larda yürütülen kirli savaşla yüzleşmek için gereken iradeyi bulmuş durumdayız.. Şüphesiz “madem elinizde hesabı sorulacak Kürt işadamlarının listesi vardı, bunca yıl neden açıklamadınız?” diye sorulabilir.. Ama öylesine ürkek bir tavırla açıklandıki liste, bu bile vaktiyle neden saklandığını izah ediyor.. Diyor ki Sn.Menteşe; “Böyle bir liste olabilir. O listeyi MGK’ya sunmuş olabilirim. Listedeki isimlerden hiçbirini hatırlamıyorum”. Sayın Nahit Menteşe, resmi yazıyla MGK’dan istendiğinde eğer bulunamazsa diye sorumluluğu peşin peşin üzerine alıyor..
Yani MGK’dan çıkmazsa “haa demek ki vermemişim” diyecek ve bugüne kadar savunduğu için cinayetleri ifşa edemediği devletini “ele vermemiş” olacak.. Hadi buna sessiz kaldınız, peki ya Mehmet Eymür’ün ifadelerine ne diyorsunuz? Mehmet Ağar geçti kameralar karşısına ve o bildik üslubuyla tehditler savurmaya devam etti. Sadece muhatabının anlayabileceği tehditler.. “ben de konuşmayı çok istiyorum ama..” diyerek, aba altından sopasını gösterdi..
Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili olarak Mehmet Ağar’ın, Güldal Mumcu’ya söylediği; “bir tuğla çekilirse duvar yıkılır, herkes altında kalır” sözünün, icraata dönmesi için bundan uygun zaman mı olur ki? Sayın Mehmet Ağar o tuğlayı çekmek için ne bekliyor? Kim kalacak o yıkılan duvarın altında?.. Siz mi, Çiller mi, Demirel mi?.. Kim?.. Yetti artık çekin şu tuğlayı da yıkılsın artık şu duvar. Yoksa başka çekinceleriniz mi var? İş sadece siyasi ya da terörle mücadele konsepti içinde değil mi? Başka işler mi var işlerin içinde acaba?..
¥
Mehmet Ağar’dan mesela şunu beklerdim; Hüseyin Baybaşin’le ilişkisini açıklasın. Örtülü ödenekten para kullanıp kullanmadığını, kullandıysa nerelerde kullandığını ve rakamsal büyüklüğünü açıklasın.. Hiçbir resmi görevi olmadığı halde kardeşinin bu süreçteki rolünü açıklasın. İsrail’den alınan kayıp silahların hangi ülkede kime gittiğini açıklasın. Tarık Ümit’in ve Ömer Lütfü Topal’ın neden öldürüldüğünü? Turgay Ciner’le mesela ilişkisini açıklasın. Havaş’ın özelleştirilmesi sürecini.. Havaş’a en yüksek teklifi veren Ömer Lütfi Topal’ın, İnterpol tarafından arandığı bilgisi bir anda ihale gündemine nasıl girdi?
Bunu bir izah etsin bakalım Ağar.. Kardeşinin, resmi bir vazifesi olmadığı halde hangi ilişkiler içinde olduğunu açıklasın. Çatlı ile, Haluk Kırcı ile, Çakıcı ile ilişkilerini anlatsın.. Ve elbette, “Sapanca ölüm Üçgeni”ni... Şu Nahit Menteşe’nin, MGK’ya verdiğini söylediği listeyi, Çiller ağzından kaçırdığında, listedeki isimler birer-ikişer ortadan kaldırılmaya başlanmıştı bile..
Hatta listeden çıkarılmak için trilyonlar döken işadamları oldu. O zaman Ağar, Emniyet genel müdürüydü.. Şimdi Çiller’i ifadeye çağırıyorlar. Size samimi kanaatimi söyleyeyim mi? Bu işin sonu bir yere varmayacak.. Susurluk gibi, biraz yukarıya uzanmaya başladığı anda durdurulacak. Hatta daha ileri gidip başka bir tahmini paylaşayım; Tansu ve Özer Çiller çifti uçacak. 90’ların faturasını ödemeden, hesabı sorulmadan... Savcılar acilen, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Özer Çiller, Mesut Yılmaz ve Mehmet Ağar’ı şüpheli, olarak davet etmeli.
Hatta savcılar, dönemin Susurluk Komisyonu raporlarını da alıp, o dönem sorgulanmayan fakat komisyonda isimleri geçen siyasileri ve emniyet mensuplarını da ifadeye çağırmalı. Bir taraftan; “Maç Sattı”, “Maç satın aldı” diye yüzlerce yılla adam yargılıyoruz, bir taraftan da binlerce cinayetten sorumlu olduğu iddia edilen bir eski polis müdürü; “konuşursam fena olur” diyerek hakkındaki iddiaları savuşturabiliyor.. Yarın çok geç olabilir. Kalın sağlıcakla.