Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından biri, tahliye edilmesi karşılığında, devlete çok yüksek bedelde bağış yapacağını söyledi.

Ünlülerin kuyumcusu olarak bilinen Hayrettin Ertekin tahliyesini talep etti ve mahkemede "100 Kilo altın, dilediğiniz kadar tapu, rakamını sizin belirleyeceğiniz kadar para" ödemeyi taahhüt etti.

Ertekin, "Duruşmalara bir gün dahi gelmezsem, bütün bunlar devlete bağış olarak kabul edilsin" dedi.

Böyle bir teklifin kabul edilmeyeceğini bilmek, sınırsız vaatte bulunmak için önemlidir.

Bu vaadin bir başka yanı da "hürriyetin ne kadar değerli olduğuna" işaret etmesidir elbette.

İçinde yüksek bedeller geçen ifadeler çok kişiye cazip geliyor.

Dizilerde zengin hayatların büyük bir ilgiyle izlenmesi de aynı temele dayanıyor olsa gerek.

ALMAN DOSTLARIMIZIN DALAN SEVGİSİ

Ergenekon'un 'dışarıda' bululan sanıklarından Bedrettin Dalan da son günlerde haberlere sıkça konu olmaya başladı.

Dışarıda derken, sadece cezaevi dışı değil, ülkenin de dışında.

Almanya'da firari durumda olan Dalan, geçenlerde bir televizyon programına telefonla bağlanmıştı.

Öte yandan, bir lokantada yemek yerken fotoğrafının çekildiğini fark edince muhabire saldırdı ve fotoğraf makinesini almak istedi.

Polis müdahale etmese, itiş kakış büyüyecekti büyük ihtimal.

*

Garip bir durum bu hakikaten.

Hem yayına bağlanıp Almanya'da olduğunu söylemekten çekinmiyor, kendine ve Alman makamlarına o derece güveniyor, hem de fotoğrafını çeken muhabire saldırıyor.

Almanya "ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak" gerekçesiyle Türkiye'ye iade etmiyor Dalan'ı.

Müebbetin ağırlığını biraz hafifletsek, bir şey fark eder mi Almanya için?

*

Şu Avrupa ülkelerinin, günün birinde çifte standarttan vazgeçtiğini ve herkese eşit davrandığını görsem, dişimi kırarım.

Almanya, daha önce aynı durumda olanları iade etmişti; mesela Metin Kaplan'ı.

Asıl soru şu: Dalan o kadar varlıklı olmasaydı, Almanya aynı şekilde mi davranırdı?

Ünlülerin kuyumcusu ile Dalan tartılsa, hangisi daha ağır çeker?

10 LİRALIK TAZMİNAT

BDP Milletvekili Sebahat Tuncel'e verilen cezayı bu çerçevede göremeyiz muhtemelen.

Tuncel, geçen yıl Şırnak'ta Başkomiser Murat Çetiner'e attığı tokat yüzünden 10 lira tazminat ödemeye mahkûm edildi.

"Manevi tazminat."

Bir defada mı ödeyecek, takside mi bağlanacak, belli değil.

Ödemekte zorlanırsa, "aramızda para toplayıp destek olalım" diye düşünenler var mı, onu da bilmiyoruz.

KONYA'NIN SİMİTÇİLERİ

Para pul konularına dalmışken devam edilim.

Konya'dan bir kardeşimiz, derdini gönderdiği mesajla anlatmış.

Simitçi Sefer... 45 yaşında, beş çocuğu var, ikisi okuyor, evi kira.

Kolunun kırılmasından sonra asıl mesleği kaynakçılığa devam edememiş ve simit satmaya başlamış.

Belediye seyyar simitçileri kaldırma kararı almış.

1 Ocak'tan itibaren karar uygulanacak.

*

"Şimdi ne yapacağım?" diye soruyor Sefer Altun.

"Simit sattığım yer için Belediye'ye kira ödüyorum. Vergi mükellefiyim, kazancıma göre vergimi de veriyorum. Konya'da benim durumumda olan 180 arkadaşım var ki bunların çoğu engelli arkadaşlar."

Başka bir geliri de bulunmayan Simitçi Sefer'in "Şimdi ne yapacağım?" sorusuna bir cevap bulamıyorum.