Haşimi operasyonu: Hedef Ankara

Haşimi operasyonu: Hedef Ankara

Suriye’nin sadece Suriye’den ibaret olmadığını defalarca dile getirmeye çalıştım. Nitekim bir diğer sınır komşumuz Irak’ta olup bitenler de Suriye meselesiyle iç içe geçmiş durumda.

Son günlerde yaşananlara hızla bir göz atalım. Pek çabuk içine düştüğümüz iç çekişmeler yüzünden önemsiz sayıp, muhtemelen okumadığımız haberler bize her şeyi söylüyordu aslında.

Irak’ın en önemli dini otoritesi Ayetullah Ali Sistani, Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el-Arabi’yi ‘görüşmelerinin yoğunluğu’ gerekçesiyle kabul etmedi. Niye, şike yasası üzerinde mi çalışıyordu acaba!

Hayır, Arap Birliği’nin Suriye üzerinde oluşturmaya çalıştığı baskı ve ambargoya, Bağdat’tan gelen itirazın gerçek tabanı burada mesajı veriyordu Sistani. Bu dönem Bağdat’taki yönetimin Şii karakteri daha baskın hale gelirken, Ayetullah Sistani gibi önemli bir aktörün buna sırt çevirmesi beklenemezdi elbette.

Evet, görünüşte aktif siyasetin içinde değil Iraklı din adamı. Ama büyük resimde daima onun dokunuşlarını görmek istiyor Irak Şiileri.

Tahran-Bağdat yakınlaşması

Bir başka önemli Şii aktör Nuri El Maliki, seçimlerden sonra iki büyük Şii ittifakının desteği ile yeniden koltuğuna oturduğunda, bir önceki başbakan olmadığının sinyallerini vermeye başlamıştı.

Ankara ile Bağdat arasında önceki dönemde imzalanan stratejik işbirliği anlaşmalarına ve sıkça verilen sıcak mesajlara rağmen, Tahran damgalı bir ayrışmanın işaretleri son aylarda giderek güçleniyordu.

Maliki’nin Washington’daki son temaslarında verdiği mesajlar, Suriye konusunda Arap Birliği kararlarına verdiği tepki, Amerikan askerlerinin çekilme takviminin sona ermesi ve son olarak Tarık Haşimi üzerinden patlak veren kriz.

Kaderin cilvesine bakın ki, Kürtleri doğramak için Amerikalıların çekilmesini bekleyen Sünni Arapların önemli isimlerinden birisi, şimdi canını kurtarmak için Erbil’e sığınıyor ve ‘Bağdat’ta değil, Kürdistan mahkemelerinde yargılanmak istiyorum’ açıklamasını yapıyor.

Dün gelen açıklamalara bakılırsa Maliki’nin geri adım atmaya niyeti yok ve bölgesel yönetimden, yani Haşimi’yi eman altına alan Mesut Barzani’den onu iade etmesini istiyor. Barzani ise Sünni Araplar üzerinde elde ettiği bu avantajı kolayca terk edecek bir ‘acemi’ değil elbette; ‘Acem korkusu’ ağır basmazsa tabii ki!

Unutmadan, ufukta bir de Şiilerle Kürtler arasında yeni bir gerginlik senaryosu var.

Hedefte kim var?

Hiç topu taca atmayalım, çünkü bu oyunda biz de varız. Tarık Haşimi krizini doğru dürüst okuyalım. Zira dolaylı filan değil, doğrudan Türkiye’yi hedef alan bir operasyondan söz ediyoruz.

Tarık Haşimi, önemli bir Sünni Arap lider. Irak cumhurbaşkanı yardımcısı ve Ankara için stratejik değeri olan bir isim. Bağdat hükümeti, onun hakkında ‘terörist faaliyetlere karıştığı’ gerekçesiyle tutuklama kararı çıkarılmasını sağladı. Bu arada bir de itirafçı bulup ‘Terör eylemleri için Türkiye’de eğitim aldıklarını’ duyurdular. Önlerine Kırıkkale yapımı silah ve mühimmat dizerlerse hiç şaşırmayalım!

Bunları çok doğru ve soğukkanlı biçimde okumak zorundayız. Bakın son bir haber daha. Suriyeli muhalifler, Bağdat’a davet edildi ve önümüzdeki birkaç gün içinde orada görüşlerini aktaracaklar. Masanın bir ucunda Tahran oturuyor desem, abartmış olur muyum, elbette hayır.

Kabul, hayat satranç değildir. Asimov’un deyişiyle satrancın aksine hayat ‘şah-mat’tan sonra da devam eder. Ancak hamle üstünlüğünü bu kadar karşı tarafa kaptırmak hayra alamet sayılmaz.

Evet, işler beklediğimiz gibi gitmiyor galiba.

Yeni bir yol haritası üzerinde kafa yormanın zamanı geldi de geçiyor bile.

Acilen...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi