İsrail nasıl durdurulur?-2
Geçen yazıda (18.01.2012 tarihli) Siyonist Yahudi kafasının dünyanın ve Türkiyenin başına bela olduğunu, küresel ve bölgesel gelişmelerin, özellikle iletişim araçlarında, ekonomide ve savunma sanayiinde Yahudi sermayesine muhtaç olan Türkiyeyi İsrailin insafına teslim etme yönünde ilerlediğini ifade etmiş; yazıyı, Türkiye İsraili durdurmak için ne yapmalı? sualiyle bitirmiştim.
Şimdi bu suale cevap vermeden önce, Türkiye açısından İsrail niçin durdurulmalıdır?a dair birkaç kelam etmek istiyorum.
İsrail derhal durdurulmalıdır; çünkü Türkiyeyi politik, askeri, ekonomik, enformatik, istihbari, kültürel, tedrisi vb. açılardan tam anlamıyla abluka altına almıştır. Bu öyle bir abluka ki, çember sürekli daralmakta, ülke insanının geleceği için onarılması çok zor biçimde hasar alacağı vasıflar tayin edilmektedir. Ülkenin geleceğine ipotek konulmakta, küresel efendilere hizmet için roller biçilmekte; İslam coğrafyası Türkiye eliyle kontrol, denetim ve zapturapt altına alınmak istenmektedir. Bu arada tedavisi imkânsız derin yaralar açılmakta, çözümü mümkün olmayan kompleks problemler oluşturulmakta; dini değerler, kavram yozlaştırması yoluyla dejenere edilmektedir. Bu cümleleri bildik gerçeklerle, ya da bilenlerin yapabileceği yorumlarla dilediğiniz kadar şerh edebilir ve meselenin ciddiyetinin ve mahiyetinin hangi vahim boyutlarda olduğunu görebilirsiniz.
Şimdi gelelim İsrailin nasıl durdurabilineceğine...
Gerçi, özellikle bizim Müslümanların, İsrail nasıl durduruluru hiç düşünmediği, buna ilişkin olarak, ya da başka herhangi bir hususta geleceğe dair bir strateji, plân ve program sahibi olmadıkları dikkate alınırsa, verilecek cevaplar afaki gibi algılanacaktır; ancak yine de konuya dair düşüncelerimi sıralamak istiyor, artık ciddi konulara kafa yormamız gerektiğini ifade sadedinde bu önemlidir diye düşünüyorum.
Bunun için Türkiyenin, birbirine paralel iki koldan bir dizi icraata hayatiyet kazandırması lazım. Burada en önemli ve öncelikli husus, bu iki kolun eşzamanlı ve paralel olarak yürütülmesidir.
Bu paralel kollardan birinde, şu adımları atarsa İsraili durdurması mümkün olabilir:
1- İlk olarak rejim-halk uyuşmazlığını gidermek için devleti yeniden yapılandırarak taban teşkil eden toplumuyla barışık bir siyasi, sosyal, hukuki ve iktisadi sistem kurmak suretiyle; toplumun asli kimlik ve kişilik değerlerini asli haliyle başat unsur, belirleyici öğe haline getirerek...
2- İvedilikle, mümkün olan en yüksek seviyede gerçekleştirilebilecek entegrasyonla Türk Devletleri Birliğini kurarak...
3- İslam Birliğinin kurulmasını ana gaye edinmek suretiyle, bu amaca yönelik olarak, TBMMnin mana ve mefhumunda mündemiç bulunan Hilafet Makamının yeniden ve etkin biçimde kurulmasına önayak olarak...
4- Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini ve kurucu ideolojiyi toptan ve toplumsal rıza ve onaya uygun biçimde değiştirerek...
5- Üretici aklın önündeki engelleri, onlar her ne ise ve ne pahasına olursa olsun, kaldırarak...
6- Meşruiyeti uluslararası angajmanlarda aramayıp, toplumsal köklere bağlılıkta bularak...
Türkiye, ikinci paralel kolda, şu adımları da ciddiyetle takip ederse İsraili durdurabilir:
1- Siyonist Yahudi sermayesinin Türkiyedeki faaliyetlerine ve ürün arzına, gittikçe daraltacak şekilde kısıtlama getirerek, bu kısıtlamanın gevşetilmesini veya daha da sıkılaştırılmasını İsrailin tutumlarına ve politikalarına endeksleyerek...
2- Öncelikle ülkemizdeki Yahudi lobisinin etkinliğini kırmakla başlayıp; ardından küresel Yahudi lobisinin Türkiye üzerindeki faaliyetlerine yönelik amansız bir takip ve karşı taarruz yürüterek...
3- Ekonomide, enerji kaynaklarında, savunma sanayiinde ve iletişimde Yahudi şirketlerine bağımlılıktan kurtulup, bu alanda yeni tedarik kaynakları temin ederek; özellikle de ekonomik yeterliliki elde edip kendi savunma sanayiini ve iletişim araçlarını geliştirerek...
4- Komşularıyla sıfır problem stratejisine yeniden dönüp işlerlik kazandırmak suretiyle, ABD -ve dolayısıyla siyonist Yahudi- çıkarlarına hizmet edecek politikalardan vazgeçip, buna ilişkin andlaşmalara ve angajmanlara son vererek...
5- Askeri ve iktisadi alanda alternatif ilişkiler geliştirerek...
6- Mikro ve makro plânda, mutlaka takip etmek ve başarmak için gerekli altyapı ve hamleleri de hesaba katmak suretiyle, süreli periyotlara dayalı yerel ve küresel stratejiler ve hedefler belirleyerek...
Takdir edersiniz ki bütün bunlar, devrim niteliğindeki iç ve dış politika stratejileriyle yapılabilir. Artık bu devrimin hiç gecikmeden, statükonun baskılarına ya da fiili kazanımlarına aldırmaksızın, hemen ve geri dönülmez biçimde gerçekleştirilmesi gerektiğinin idrakine varmak lazım.
Akil insanların, böyle bir köklü devrime hazırlık için lazım gelen stratejileri geliştirmesi, organizasyonları kurması, hazırlıkları yapması, kadroları tamamlaması, gerekli niteliklerle ve sair unsurlarla donanım sahibi olunması zamanı geldi de geçiyor. Dünyanın yeniden biçimlendirildiği bu hareketli günlerde, yeni bir dünya inşa etmek için temel atmanın çok güç olduğu bu oynak zeminde, kim sağlam zeminlere tutunabilirse, geleceğin belirleyicileri de, efendileri de onlar olacaktır.
Neden, dünyayı adalet üzere inşa etmek için gerekeni yapmayalım?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.