Akit gazetesini neden seviyorum?
Medya; endüstriler içinde, insan kaynağı kullanımı bakımından en karanlık olanlarından biridir. Girmesi bir derttir, varolması bir derttir, kendini göstermesi bir derttir.. Derttir yani başlı başına..
¥
Somutlaştıralım isterseniz.. Sektörden muhabir olarak emekli olan vardır. Ya da televizyonlarda 50’sinin üzerinde haber kameramanlığı yapan meslektaşlarım var.. Gazeteye mâl ettiğiniz haberlerin ya da televizyona mâl ettiğiniz görüntülerin asıl sahipleridir onlar.. Kurum adına yaparlar işlerini amenna.. Altına da kurum imzası çakarlar.. Ama o işin emekçileridir onlar.. Fakat dedim ya isimleri kurum markasının altında bırakılır bilerek ve isteyerek.. Çünkü yanlışlıkla büyüyebileceklerinden, kendi tahtlarını sallayabileceklerinden kaygı duyarlar. Haberin sahibinin propagandasını yaparlarsa, kendilerinin önem kaybedeceklerine inanırlar.. Kurdukları dükalıktan olmaktan korkarlar.. Patronlara sürekli olarak, yapılan işin arkasında asıl kendilerinin olduğunu anlatırlar..
Sorun çıkmadığı sürece patron da bu sisteme müdahale etmez.. Zira patron için başarı, sessizliktir..
YENİ AKİT FARKI
Gel gelelim Akit, bu kalıbın dışında, şahsına münhasır bir örnek.. Murat Alan’ın yaklaşık iki hafta önce yaptığı, Uludere ile ilgili, PKK’yı köşeye sıkıştıran haberini hatırlarsınız.. Hani bombardıman başlamadan 4,5 saat evvel geçilen başsağlığı mesajı ile ilgili haberi.. Ne bir (moda tabirle) servis haberdir ne de uydurmadır.. Bildiğin bal gibi buram buram habercilik refleksi kokan, dikkat işi, yetenek işi bir haberdir.. Başka gazeteler, böyle haberleri, ancak yalanlanırsa muhabiriyle anar.. Yeri yerinden oynattıysa bunun ekmeğini tek başına muhabirine yedirtmez.. Serdar Arseven’in bu gazete için önemini okurlar daha iyi bilirler.. Uzun uzun anlatmama gerek yok.. “Tebrikler Murat Alan” başlıklı yazı yazdı bu adam bu gazetede.. Peşinden Hüseyin Kulaoğlu..
Cezayir asıllı Fransız işadamı Raşid Nekkaz’ı yakaladı, neden bizim için kesenin ağzını açtığını sordu.. (elinde 1 milyon euro’luk çekle Sarkozy’e meydan okuyan adamı söylüyorum) Süper bir işti.. 4/4’lük gazetecilik... Hasan Karakaya, kendi köşesinden tebrik ve teşekkür etti değerli okurlar.. Ankara temsilcimiz Yener Dönmez mesela.. Arka arkaya bomba gibi işler patlatıyor biliyorsunuz.. Özellikle terörle mücadele politikamıza ilişkin nokta tespitleri ya da çarpıcı analizlerini zaten okuyoruz.. Fakat bazen de kimi olayların perde arkasına dair, sadece bize özel haberler yakalıyor.. Başka gazetelerde bu tip yorumlu haberler, çoğunlukla yazarın köşesinden patlar.. Oysa Yener’in bu özel işlerini, gazetemiz birinci sayfadan haberleştirerek veriyor çoğu zaman.. Bu önemli..
Akit olarak zaten sarsılmaz bir markaya sahibiz. Fakat gazetenin yöneticilerinin de bu markaya değer katan basın emekçilerini parlatması, kamu ile tanıştırması, basın sektörünün adeti olan bir durum değildir bilesiniz.. Basın sektöründe, işin görünmeyen kısmında birinci öncelik hayatta kalmak ikinci öncelik ise bulunduğun pozisyonu korumak üzerine kuruludur.. Bu iki meseleyi hallettikten sonra ise yükselmek için sırtına basacak birilerini ararsın.. Basarsın, yükselirsin. Dönüp arkana bile bakmazsın.. Ha iş yapmak dersen?! Arada vakit kalırsa, iş de yaparsın.. vel hasılı kelam.. Zaten çok büyük paralar kazanmıyoruz bu gazetecilik işinden.. En azından taktir edilmek ve okura prezente edilmek çok önemli.. Teşekkürler gazetemin yönetici ve patronları.. (bu arada zam da yaparsanız hayır demem). Kalın sağlıcakla.