Durmak yok, katliama devam
Mevlit Kandili'ni idrak etmek nasıl olur? Namaz kılınır, dua edilir... Müslümanlar asırlardan beri böyle yapar. (Başka dinden olanların da mevlitle kandille işi olmaz zaten.)
Arzu eden, namaz ve niyazdan başka bir de gündüzüne oruç ekler...
Konu komşuya kandil simidi ikram edilir.
Fakirlere yardım yapılır.
Durumu müsait olan ağalar beyler sofra açar.
Böylece herkes kendi gücüne göre bu önemli günü kutlar, hayırla geçirmeye çalışır.
Biz böyle bilirdik.
*
Ancak bu defa gördük ki çok değişik kutlama peşinde olanlar var.
İşte Suriye.
Beşşar Esad'ın kandil kutlaması farklı oldu.
Evinde veya camilerde ibadet eden, namazla niyazla meşgul olan halkın üzerine ateş açıldı, bombalar yağdı.
Resmî açıklamaya göre 500'e yakın can kaybı, üç katı civarında yaralı.
*
Bu tablo karşısında bütün dünya ayağa kalktıysa da Suriye'ye yaptırım tasarısını Rusya ve Çin veto etti.
Fransa, İngiltere, Almanya ve Portekiz'in hazırladığı ve Arap Birliği tarafından da onaylanan tasarı, Şam yönetiminin uyguladığı rejimi kınıyordu ve rejimin devamı halinde Şam yönetimine karşı çeşitli önlemler alınmasını öngörüyordu.
İran da Rusya ile Çin'den gelen veto kararının doğru olduğu görüşünde.
Esad'ın askerleri bundan sonra günde bin kişi de öldürse, kimsenin kılı kıpırdamayacak.
*
Kadın, kocasından dayak yediği için karakola gitmiş.
Yüzü gözü mosmor halde...
Karakoldakiler sakinleştirip kadınla adamı barıştırmaya çalışmışlar.
"Kocadır, döver de sever de... Sen şimdi git evine, çorbanı karıştırmaya devam et... Yazıktır, yuvanı dağıtmaya değmez iki yumruk için."
Bu eskiden kalma bir örnek.
Artık böyle olmuyor.
Bir zamanlar sık rastlanırdı bu tür hadiselere.
Çünkü karakoldaki polisler de evine gidince o adamdan farklı davranmıyordu.
*
Suriye hakkında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki tasarının veto edilmesi de bu karakol örneğinden farklı değil.
Aslında dişe dokunur ciddi bir yaptırım söz konusu değildi.
Sadece şiddeti durdurması, reformları hızlandırması ve demokratik adımların bir an önce atılması yönünde tavsiye kararından ibaretti.
Veto edenler, bu kadarına bile razı gelmediler.
*
Rusya ve Çin, eski dostları Suriye'de insanların ölmesine göz yummaktan başka bir şey yapmadı.
"Diktatördür, öldürür de yaşatır da... Ne karışıyorsunuz? Herkes kendi işine baksın!"
Yani, çorbayı karıştırmaya devam!
Açıkça görülüyor ki Suriye'nin demokratik bir yönetim yolunda ilerlemesi, Rusya ile Çin'in hoşlanacağı türden bir gelişme değil.
"Ne olmuş yani birkaç kişi ölmüşse" diye bakıyorlar, ilişkilerin eskisi gibi yürümesini arzu ediyorlar.
İran ise mezhep açısından yaklaşıyor.
*
Arap Birliği'nin endişesi, batılı güçlerin müdahalesiydi ve o yöndeki istek tamamen kaybolmuş değil; Sarkozi'ye kalsa Libya'daki gibi hemen girecek.
Esad "Bizi Arap Birliği'nden çıkartabilirler, ancak Araplık'tan çıkaramazlar" diye konuşuyor.
Ne birliği, ne Araplığı be aslan yavrusu; insanlıktan bile çıktın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.