Ekşi Komplo
İki öğrenciyi konuştuk geçenlerde. İki Hoca’yı ve de iki cezayı.. İlki, Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencisi Gizem Görnaz.. Görnaz, ‘Evrensel Genç Hayat’ adlı bir dergiye bir yazı yazmış.. Yazısında da, KTÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen’i eleştirmiş.. Bu yazıdaki hakaret unsurları nedeniyle genç öğrenciye, 11 ay 20 gün hapis cezası verilmiş..
•
Dergi, Evrensel Gazetesi’nin bir eki.. Yazı, ‘Yakarım KTÜ’yü de yakarım’ başlığıyla çıktı. Çeşitli iddialar var yazıda.. Bağış paralarının istismar edildiği falan gibi.. Şüphesiz öğrencinin yazısında iddia ettiği unsurlarla ilgili de inceleme başlatılmış olabilir. Ama en çok böylesi bir yazı nedeniyle bir öğrencinin hapis cezasına çarptırılması mesele edildi..
•
Ne öğrenciyi tanıyorum ne de yazıyı okudum.. Olayla ilgili en ufak bir fikrim bile yok.. Dolayısıyla, nitelikle değil nicelikle ilgileniyorum.. Herkes benim gibi değil.. Nitelikle ilgilenenler de var.. Hakikaten üniversite içinde usulsüzlük olduğunu düşünenler var, öğrencinin yürekli yazısını alkışlayanlar var, üniversite yönetiminin haksız yere itham edildiğini düşünenler var, öğrencinin rektöre gıcıklık olsun diye böyle bir yazıyı kaleme aldığını düşünenler var.. Var da var.. Nereden öğrendim bu farklı açıdaki yorumları ben? Elbette bağımsız bilgi kaynağı Ekşi Sözlük’ten.. İyi ki Ekşi Sözlük var da bu tam 2 (İKİ) sayfa dolusu (!) bu meseleye ilişkin yorumları okuyabiliyoruz.. Süper.. Bir öğrenci genç, bir dergide yazdığı yazıdan dolayı hapis cezasına çarptırılıyor, aktörler belli, olay belli, her şey ortada, ekşi sözlük’te toplam kapladığı alan iki sayfa..
•
Peki ya, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yaşananların Ekşi Sözlük’teki hacmi nedir? Sanal ortamda, dekanına söven bir çocuğun, bir haftalık disiplin cezasına çarptırılmasına ise Ekşi Sözlük’te 35 sayfa yer verilmiş durumda.. Kaçıranlar için Marmara Üniversitesi’ndeki olayı da hatırlatalım.. Göreve geldiğinden beri sistemli olarak hakkında iftiralar çıkan iletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Devran.. Önce hatırlayacaksınız, üniversite içindeki haber ajansını kapattığı iddia edilmişti.. Gidip, “neden kapattınız bu ajansı?” demek istedim.. Gittiğimde gördüğüm manzara ise bambaşkaydı.. Bırakın ajansın kapatıldığına dair yalan ve maksatlı haberleri, o söz konusu ajansın yanında devasa bir medya kompleksi ile karşılaştım.. Aralarında ajansın da olduğu, radyosuyla, internet sitesiyle, kurgu-montaj üniteleriyle, yayına hazır tv sistemleri ve tribünlü stüdyolarıyla bildiğin medya plaza çıktı karşıma.. Marmara İletişim’de okuyan birilerine rastlarsanız sorun.. Vicdanı olan söyleyecektir size.. Sonra ekşi sözlük’te, dekanın ‘Samanyolu Tv’ geçmişi olduğuna vurgu yapılarak, en hafifi; “bu herif ‘marmara iletişimin mesihi’ imiş meğer” gibi yorumlar çıkmaya başladı.. Ben bunların neden çıktığını tahmin ediyordum. Ama üniversite yönetiminin takınacağı tavrı da merak ediyordum şüphesiz..
•
Bu isimsiz, imzasız ithamlar, iftiralar ve hakaretler üzerine dekanlık doğru olanı yapmış ve işi yargıya havale etmiş.. Öyle ya. Kimin ne maksatla yaptığı belli değil ki.. Kim bilebilir ki bu yazıları yazan kişinin kim olduğunu?.. Yargı aşaması sonunda işin arkasında bir öğrenci olduğu çıkmış ortaya.. İş dallanıp budaklandığı için üniversite yönetimi de, yasa gereği disiplin mekanizmasını işletmek zorunda kalmış.. Toplam bir haftalık uzaklaştırma cezası almış öğrenci.. Yazının en başında anlattığım olayla, kıyas bile kabul edilmeyecek kadar basit bir meselenin, ekşi sözlük’te, böylesine abartılmış olmasının anlamı nedir ki?.. Buram buram operasyon kokan bir iş ve buram buram operasyon kokan bir medya eliyle kamuoyu oluşturma kaygısı.. Bırakın artık bu işleri.. Kimse yemiyor.. Türkiye, eski Türkiye değil.. Zaten siz de o yüzden yoksunuz.. Kalın sağlıcakla.