Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

PKK Kürt “JİTEM”idir

PKK Kürt “JİTEM”idir

PKK, 1975’lerden beri faaliyet gösteriyormuş. İlk yıllarda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, birtakım cinayetler işlemiş ama o günlerde, herkes herkesi vurduğundan, PKK cinayetleri arada kaynayıp gitmiş. Meğer taa baştan beri PKK yöredeki gücünü artırmak ve pekiştirmek için takır takır adam vurmuş. Vurdukları da gene Kürt. Vurulanların suçları, PKK dışında örgütlenmeleri. Rızgari, Alarızgari, Kawa, Özgürlük Yolu, Kürdistan Devrimcileri, Tekoşin gibi örgütlenmeler içinde yer alanlar teker teker öldürülmüş. Tekoşin grubundan Ali Doğan Yıldırım’ın öldürülmesi ile başlayan bu cinayetlerle, PKK yörede tek militarist güç olmuş.

1979’da parti kimliği ile örgütlenen militarist grup, bir yandan başka Kürt örgütlenmelerine mensup olanları katlederken, bir yandan da kendi içinde infazlar yapmaya başlamış. 1995’lere kadar, örgüt içi infazlarla yok edilenlerden bazıları şunlar: Celal Aydın, Mehmet Turan, Murat Bayraklı, Suphi Karakuş, Enver Ata, Haki Karer, İzzettin Evcil, Çetin Güngör, Resul Altınok, Mehmet Karasungur, Lamia Baksi, Dilaver Yıldırım, Mahmut Bilgili, Şahin Baliç, Şahin Dönmez, Yıldırım Merkit, Mehmet Şener, Hikmet Fidan, Kani Yılmaz...

Örgütün bizzat katlettiği yöneticilerinden başka, ölüme göndererek veya intihar süsü vererek infaz ettiği Kürt sayısı da çoktur. PKK’dan ayrılanlar, Öcalan’ın, örgütün kurucularından Mazlum Doğan’ı polisin kucağına, yani ölüme gönderdiğini söylüyorlar. Bunlardan başka, gönüllü veya zorla örgüte katılan pek çok gencin, dağ başlarında “taş altı” edildiği de, örgütten ayrılanlar tarafından isim isim sayılıyor.

1984 yılında, Eruh ve Şemdinli saldırılarından sonra, “silahlı propaganda”ya ağırlık veren PKK, yörede hâkimiyeti sağlamak için, pek çok Kürd’ü “cezalandırma” adıyla katletmiştir. 1985-1986 arasında, örgütün katlettiği Kürtler, daha çok şahıslara yönelik iken 1987’den sonra toplu katliamlara yönelmeler olmuştur. Mesela 22 Ocak 1987 günü, Uludere ilçesi Ortabağ köyünde, bir sobanın içine bomba konmuş ve 8 Kürt katledilmiştir. Sonra bunun arkası gelmiştir. 23 Ocak günü Midyat’taki saldırıda 10; 20 Haziran günü Pınarcık köyünde kadın ve çocukların da içinde bulunduğu 30; 9.5.1988’de Nusaybin’in Taş köyünde 11; 26.11.1989’da Yüksekova’nın Yaka köyünde 21; 11.6.1990 günü Çevrimli köyünde 27; 11.6.1992 günü Tatvan’da 13; 1.10.1992 günü Bitlis’in Cevizli köyünde; 4.8.1993 günü Mutki köylerinde 28; 25.10.1993 günü Erzurum’un Yavi köyünde 35 kişi olmak üzere binlerce Kürt katledilmiş ve bu katliamlardan dolayı binlerce köy ve mezra terk edilmiştir.

PKK’nın “silahlı propaganda” amaçlı katliamlarından başka bir de örgüt içi infazları vardır. PKK’dan ayrılanlar, Bekaa vadisinin bir ölüm tarlası olduğunu, yapılan işkenceleri ve “Nayloncu Azime”yi anlatıyorlar. Kuzey Irak, Şırnak, Hakkâri, Siirt, Bitlis; Batman, Diyarbakır, Tunceli dağları “taş altı” edilmiş Kürt gençleriyle dolu. Araştırılsa ne kadar insan kafatası çıkacak kim bilir!... Öcalan, birkaç yıl önceki bir avukat görüşmesinde, 15 bin iç infazın olduğunu söylemişti. İç infazlar, genellikle, “hain, ajan, yetersiz” gibi suçlamalarla gerçekleştirilmiştir ama asıl sebep Öcalan’ın egemenliğinin pekiştirilmesidir.

Bir yandan Kürtçü örgütler arası savaş, bir yandan “silahlı propaganda” amaçlı katliamlar, öbür yandan da örgüt içi infazlarla, binlerce Kürt, bizzat PKK tarafından katledilmiştir. Bizler, yasadışına çıkan JİTEM’den ve çetelerden yıllardır hesap soruyoruz. Kürtlerin de binlerce Kürd’ü katleden, bizzat kendisi JİTEM gibi hareket eden ve en büyük Kürt düşmanı olan PKK’dan hesap sorması gerekir.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi