ABDye yakın olan bize uzak olur!
- Lütfü Bey; İsrailin İran yanlısı diye MİT Müsteşarı olmasına karşı çıktığı Hakan Fidana yönelik operasyonun muhafazakar medyayı ikiye böldüğü görüldü. Muhafazakar medyanın bir kısmı bu operasyonun yanında, diğer kısmı da karşısında yer aldı. Sizin bu olaya bakış açınız nedir?
- Sadece bu olayda değil her olayda benim sağlam, şaşmaz bir siyasi ölçüm vardır. O da ABDnin emperyalist, İsrailin siyonist politikalarına hangi tarafın daha yakın, hangi tarafın daha uzak olduğuna bakmaktır. Sizin de bildiğiniz gibi ABDye yakın olan bana uzaktır! ABDnin emperyalist, İsrailin siyonist politikalarına yakın olan bana uzaktır. Ya da şöyle söyleyeyim; ABDnin emperyalist, İsrailin siyonist politikalarına ne kadar yakınsanız, bana da o kadar uzaksınızdır. Bakın ABD emperyalist, İsrail siyonist politikaları gereği Türkiyeyi İran ile kapıştırmak istiyor. Peki ABDnin, İsrailin bu politikalarına Türkiyede kim daha yakın, kim daha uzak duruyor? İşte her olaya olduğu gibi bu olaya da bu sorunun ışığında bakmak gerekiyor. Olayın taraflarını da buna göre değerlendirmek gerekiyor. Hadi bırakalım Türkiyenin genelini, Türkiyenin İranla kapışmasına muhafazakar kesim içinde kim daha uzak, kim daha yakın duruyor? Muhafazakar kesim içinde ABDnin, İsrailin İrana saldırısına destek olunmasını isteyenler bulunuyor mu diye sorulmasın. Mesela yakın geçmişte Filistinlilere insani yardım götürmek üzere yola çıkan Mavi Marmara gemimize saldırıp dokuz insanımızı katleden İsraile destek veren muhafazakarlar olduğu unutulmasın. Zalimi savunan, mazlumu suçlayan muhafazakarlar olduğu unutulmasın!
KORUMA KANUNU ATATÜRKE HAKARETTİR!
- Şu anda ülke gündeminin birinci maddesini, MİT yöneticilerini yasayla korumaya alan kişilere özel yasa tartışması oluşturuyor. Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürkün de kanunla korunması yanlıştır; Atatürkü Koruma Kanunu yanlıştır dedi. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- MİT yöneticilerini siyaseten koruyup onların arkasında durmak başka; ama onlar için kişiye özel yasa çıkartmak başka; bu ikisi birbiriyle karıştırılmamalı. Bence kişiye özel yasa olmamalı. Malumunuz 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren gibi generaller de, Anayasaya konulan geçici 15. maddeyle koruma altına alınmışlardı. Bu yüzden yaptıklarından, ettiklerinden sorumlu tutulamıyorlardı. Neyse ki onları koruma altına alan Anayasanın geçici 15. maddesi yapılan referandumda kaldırıldı. Eğer kimse için kişiye özel yasa olmayacaksa, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun da belirttiği gibi, Atatürkü Koruma Kanunu da kaldırılmalı. Aslında Atatürkü kanunla korumaya almak demek, ona korunmaya muhtaç muamelesi yapmak demektir! Atatürke korunmaya muhtaç muamelesi yapmak da ona en büyük hakarettir. Kaldı ki dünyanın neresinde bir ülkenin kurucu lideri kendi halkına karşı kanunla korumaya alınmış? Ama Atatürkü Koruma Kanununu savunanlara bakarsanız, eğer bu kanun kaldırılırsa yaptıklarından, ettiklerinden dolayı halk Atatürkü eleştirmeye başlarmış. Bakın yaptığı devrimle, ülkesine dünyanın uzaya giden ilk ülkesi olma yolunu açan Sovyet Rusyanın kurucusu Lenini koruma kanunu yok. Yine yaptığı devrimle, ülkesine dünyanın süper gücü olma yolunu açan Çin Halk Cumhuriyetinin kurucusu Maoyu da koruma kanunu yok. Onlar yerlerde sürünen ülkelerinin başına geçip dünyanın zirvesine giden yolu açmalarına rağmen, ülkelerinde rahatlıkla eleştiriliyor. Dünyanın diğer ülkelerinde de kurucu liderler rahatlıkla eleştiriliyor. Yahu o liderlerin hikmetinden sual olunuyor da Atatürke neden hikmetinden sual olunmaz muamelesi yapılıyor? Söz Atatürkten açılmışken, Atatürkçü Düşünce Derneğinin kurucularından Profesör Anıl Çeçenden Sayın Lütfü Oflaz; sizi yazarlığınızın ilk günlerinden beri takip ederim. Sizi samimi, dürüst bir vatansever olarak bilirim diye başlayan bir açıklama aldım. Arzusuna uyarak, bu açıklamasından birkaç cümleyle de olsa bahsetmek durumundayım. Anıl Çeçen, Sizin de şikayetçi olduğunuz medyanın komplosuna uğradım dediği bu açıklamasında, medyada Gösteri yapanların üzerine füze atılsın şeklinde sunulan sözleri değil, terörist gösterilerden sivil halkın zarar görmemesi için yapılması gerekenleri içeren sözleri söylediğini belirtiyor. Medyada yer aldığı şekliyle sözlerinin yanlış anlamaya yol açmaması için de kamuoyundan özür dilediğini ekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.