PKK intikama hazırlanırken
PKKnın 2012yi Final Yılı ilan ettiğini biliyoruz.
TSKnın 2011in ikinci yarısından sonra örgütün askeri kanadına başlattığı operasyonlar ve Emniyetin 2011in Eylül ayından itibaren örgütün beyni KCKya başlattığı operasyonlar neticesinde büyük aşama katedildi.
Vurulan darbenin büyüklüğünü herkesten daha çok Murat Karayılan, Sabri Ok ve Fehman Hüseyin biliyor.
2012 Bahar/Yaz dönemine verdikleri büyük önem bu sebepten.
Büyük bir güç kaybı, lojistik tahribatı, moral çöküntüsü, hareket kabiliyeti kısıtlaması var.
PKK jargonunda Öcalanın yakalanıp getirildiği güne komplo deniyor ve her 15 Şubatta, komplonun yıldönümü gerekçesiyle büyük olaylar tertip ediliyor, sokaklar savaş alanına çevriliyordu.
Televizyon bültenleri Diyarbakırdan Hakkariye hatta İstanbul sokaklarına kadar, yağmalanan işyerleri, ateşe verilen otomobiller, molotof kokteyli yangınları ve yaralama/ölüm haberlerinden geçilmezdi.
Dili geçmiş zaman kullandım çünkü bu 15 Şubatta böyle bir olay yaşamadık. Sebebi basit: Sokakları savaş alanına çevirecek KCK darmadağın edildi.
Örgütün alan kaybettiği Eylülden başlayan 4-5 aylık bu zaman diliminde demokratik haklarla ilgili adımlar atılmalıydı.
Yeni Anayasa konusu artık muamma.
Anayasa dışında kanunlarla yapılabilecek pek çok demokratik adım ve hak-özgürlük alanları vardı.
Bunlar yapılabilseydi örgütün psikolojik istismar alanları da yok edilir ve büyük üstünlük sağlanırdı.
Zaman geçmiş değil ama havalar ısınıyor, iklim saldırı için elverişli hale geliyor.
Örgüt elindeki kalan tek enstrümanın Bahar/Yaz döneminde yapacağı büyük saldırılar olduğunun bu nedenle fazlasıyla farkında.
Bahar hazırlıklarının bu günlerde başladığı askeri istihbarat raporlarına yansımış durumda.
Diyarbakırdan batı illerine sevk edilen 150 kilo plastik patlayıcı Emniyet Özel Harekatın operasyonuyla yakalandı.
Bu miktarda patlayıcının 2şer 3er kiloluk parçalara bölünmesi demek Türkiyenin çeşitli illerinde onlarca vatandaşımızın öleceği onlarca eylem demekti.
Durum bu kadar ciddi.
Bu aşamada KCK operasyonunu yapan ekipte moral çöküntüye sebebiyet verecek görevden alma girişimleri bence tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Elini taşın altına koyan ekibe dün olduğu gibi bugün de sahip çıkılmalı.
Geçelim PKKya moral üstünlük sağlayacak esas alana.
Toplu karakol baskınlarına, örgütün kısa süreli de olsa belli bölgede üstünlüğü ele geçirme görüntüsü verebilecek hamlelere.
Askeri İstihbarat Birimlerine göre örgüt: Çukurca-Yüksekova-Şemdinli üçgenini temel saldırı bölgesi olarak belirlemiş.
Beytüşşebap- Eruh-Cizre ile Diyarbakır-Dicle-Hani-Lice Kulp arasındaki hat ise yıpratıcı saldırı alanı olarak belirlenmiş.
Burada daha çok El Yapımı Patlayıcı tarzında mayınlar, kamu görevlilerinin kaçırılması, vur-kaç saldırıları olacak gibi.
Bir başka büyük tehlike ise Suriye...
Ülkedeki Nusayri yapılanmanın subayları PKKya her türlü lojistik ve silah desteği yapıyor kendi sınırlarında.
Örgüt üyelerinin erzak taşıma gibi bir dertleri bile yok.
Buradan mülteci ve kaçakçı görünümüyle Hatay sınır çizgisinden geçerek, ormanlık arazi şartlarından da faydalanıp büyük eylemler yapmayı planlıyorlar.
PKKnın yöneticilerini üç beş çapulcu diye nitelemek hata olur.
Karayılan, Ok, Fehman gibi adamlar, yerli yabancı pekçok istihbarat örgütüyle on yıllardır aşık atan, hayatları silahlı mücadele üzerine geçmiş adamlar.
Düşmanı hafife almak büyük hata olur.
Çok farklı, komplike, taktiksel hamleler hazırladıkları belli.
Uludere olayıyla TSKnın morali çökertildi.
KCK operasyonlarını yürüten beyin takımının dağıtılmasıyla burada da aynı durumun baş gösterdiği konuşuluyor.
Memlekete yazık olur...
İnsanlar ölür...
Evlatlarımız toprağa düşer...
Öfkelerimizi, kızgınlıklarımızı, hata-ceza değerlendirmelerimizi bir kenara bırakıp Bahar/Yaz dönemine yoğunlaşmalıyız.
Mazlum milletlerin derdine derman olacak güçlü ve uluslararası çapta sözü geçen bir Türkiye oluşturmanın olmazsa olmazı terör belasından kurtulmaktır.
Asıl mesele buyken, başka meselelere takılmayalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.