Umre kardeşliği
Nasıl ki anayasal vatandaşlık varsa; kan kardeşliğini andırır şekilde "yüzük kardeşliği" veya "tüzük kardeşliği" gibi kavramlar bulunmuşsa; bunlarla da yetinilmeyip benzerleri uydurulmuşsa; çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki şu yeryüzünde bir de "umre kardeşliği" vardır.
Yolun başlangıcında birbirimizi ismen tanıdığımız yahut hiç bilmediğimiz kişilerle birkaç gün içinde kaynaşıverdik, kırk yıllık arkadaş gibi olduk. Abartısız.
çok özel atmosferin, sımsıcak hislerin, büyük heyecanların paylaşılmasından kaynaklanıyor olmalı.
Bu da sırlarla dolu davet ve ziyaretin bir yönü sadece…
* * *
Eskiden "yer damar damar, insanlar da kısım kısım" sanırdık. Belki gerçekten de öyleydi.
Şimdiyse görüyoruz ki insanlar birbirlerini "kesim kesim" şeklinde tasnif ediyor.
"Şucu kesim, bucu kesim" diye ayırmaktan çekinmiyorlar.
Hâlbuki büyük şemsiyeler her zaman daha güzeldir.
* * *
Mekke'de otelin salonunda, rehberliğimizi üstlenen Surre Tur Genel Müdürü Faysal Bey ile gecenin bir vakti çay içiyoruz.
Burada dur durak yok, günde bir saatlik uyku ile yetinmek durumundayız.
Mecburiyetten değil, böylesi daha güzel olduğundan.
Ayrıca, az zamanda çok işler başarma isteği var tabii.
* * *
Diyor ki yol arkadaşımız Faysal Bey, "Ben bu insanları anlamıyorum. Bazıları her sene Bodrum'a gidip bir ay kalıyor, kimse sesini çıkarmıyor. öteki altı ayda bir Paris'e beriki daha sık aralıklarla Roma ile Venedik'e gidiyor kimse bir şey demiyor. Fakat Kâbe'ye gelmek isteyenleri rahatlıkla eleştiriyorlar."
Sebep?
* * *
İşte yine geldik kesim meselesine. Bu modellerin kesimi böyle…
"Ben kafama göre takılırım, hiç karışamazsın; ama sen Allah'ın emrine uyarsan benim asabım bozulur, vücut kimyam alt üst olur."
Ah benim Mekke'den Medine'ye giderken yolun orta yerinde görüp de çikolatalı kek, bisküvi ve fındık fıstık attıklarımızdan gelmelerim!
Yüce Mevlâ hepimizi ıslah etsin.
* * *
"Araplara para kaptırmak" hoş değil…
öyleyse biz de Monte Karlo'ya gidelim, Las Vegas'a gidelim! Oralarda daha güzel kapıyorlar paraları!
Böyle düşünenler az mı?
Bakın tekrar hâlbuki diyeceğim, isteyen istediği yere gitse ve kimse karışmasa! En iyisi bu değil mi?
Aklıma yine önder Bey geldi görüyor musunuz? Tam burada kulakları çınlamış olmalı.
O dâhiyane sözlerinin yer aldığı gazete sayfalarını çerçeveletip duvarına assa yeridir.
* * *
Neyse, geçelim.
Herkesin gönlündeki kıble aynı olsa güzel olurdu ama değil. Şart da değil. Hikmet.
"İnne'l-hamde…"
Kulaklarımda hâlâ küçük grubumuzun ve bilhassa mikrofondaki rehberimizin güzel sesi yankılanıyor.
"Lâ şerike lek."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.