Hızlı davranmak devlet yöneticisine yakışmaz!
Bir belgeyi onaylatmak için gittiğiniz zaman, 'Noter' bile iki saat bekletiyor. Öyle çabucak onaylamıyor...
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı Gül'ü bu şekilde eleştirdi.
Köşk'e gönderilen kanunu hemen onaylamasına fena kızmış.
"Hükümetin acelesini anlıyordum da Sayın Cumhurbaşkanı'nın acelesini anlayamadım" diyen İnce, Genel Kurul'dan sabah 6'da geçen kanunu, Cumhurbaşkanı Gül'ün 7 saat sonra onaylandığını söyledi.
MİT kanunundaki değişiklik tasarısı TBMM'de bütün gece tartışılmış, sabah 6'da kabul edilmiş.
Cumhurbaşkanı da öğle civarı kanunu onaylamış.
Şimdi bir hesap yapalım: 7 saat mi daha büyüktür, 2 saat mi?
*
Çok zor bir hesap gerçekten!
Biz bunun içinden çıkamayız.
O yüzden başka yönlerine bakalım.
Hangi notermiş koskoca Grup Başkanvekili'ni iki saat bekleten?
Kimmiş o saygısız?
Ankara'da mı, Yalova'da mı?
Noterler yarışında kaçıncı gelenmiş?
*
Cumhurbaşkanı Gül, öğle vakti değil de akşama kadar bekletseydi, o durum Muharrem İnce'nin hoşuna mı gidecekti?
Ertesi gün veya on gün sonra onaylasaydı?
Devlet adamı dediğin ağır olur!
İşleri hızlandırmak devlet yöneticilerine yakışmaz!
Aheste çekeceksin kürekleri, mehtap uyanmayacak!
Ağırdan alacaksın, inceleyeceksin, ölçeceksin, tartacaksın!
*
Bir tarafa bakman gerektiğinde bile başını hemen çevirmeyeceksin!
Yavaş yavaş, ağır ağır döneceksin o tarafa!
El, kol, ayak hareketlerin de o kıvamda olacak!
Görenler ilk bakışta ağır bir devlet adamı olduğunu anlayacaklar!
Cumhurbaşkanı Gül öyle mi?
Hızlı yürüyor, hızlı davranıyor.
Üstelik hükümetle uyum içinde çalışıyor.
Ne kadar ayıp!
Cumhurbaşkanı nasıl hükümetle uyumlu olmaya gayret gösterebilir?
Zıt gidecek, geleni geri gönderecek, Sezer gibi "Cumhurbaşkanı değil, vetobaşkanı" sanılacak ki şahsiyetli bulunsun!
*
Sovyetler Birliği döneminde bu tür deneysel yemekler hazırlayamazdık diyor ünlü bir aşçı.
Kafamıza göre davranamazdık. Ne kadar yağ kullanılacağı, ne kadar salça katılacağı Moskova'dan gönderilen talimatlarda belirtilirdi. 50 gram tereyağ yazıyorsa, 10 gram fazla ya da noksan kullanamazdık. Aksi yönde davranan aşçıya hesabı sorulurdu.
Eğer değişik bir yemek hazırlamak istiyorsak, Moskova'ya resmî yazıyla bildirirdik. Orada araştırılır, aylar sonra uygun olup olmadığı bildirilirdi. Genellikle ret cevabı gelirdi.
Şimdiyse istediğimiz yemeği istediğimiz malzemeyle yapabiliyoruz.
*
Komünistlik böyle bir şey işte; 10 gram yağı, 5 gram unu hesap ettirir.
Sovyetler Birliği yirmi yıl önce yıkılmış olsa da hantal devlet yapısına duyulan özlem bizim solcuların kafasında hâlâ devam ediyor.
Ben hâlâ İnce'yi iki saat bekleten noteri merak ediyorum. CHP onu Köşk'e aday göstermeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.