İse ve eğer şerefsizliği!
28 Şubatın ergenekonculuğu tescilli elemanları Silivride yargılanıyor. Onlar en üst kademedeki komutanları peşlerinden sürüklediler.
28 Şubat ve darbe projeleri, planları, tatbikatları sadece tescilli ergenekoncular ve üst seviye kumandanların işi değil ki...
Sacayağının tek ayağı bunlar.
Diğer ayakları? Sivil toplum diye yutturulan sendikaların, odaların, derneklerin o zamanki anlı şanlı yöneticileri nerede?
Ondan daha önemlisi, basın-medya ayağı nerelerde? Elbette bu kesimlerden de alt tabakadan bazı Silivri sâkini var.
Ama ağababalardan, general muadili sivil yöneticilerden henüz hiç kimse yok. daha doğrusu onlar günlerini gün etmeye devam ediyorlar. Hatta pişkinlikle ve yüzsüzlükle, zaman zaman ergenekonu mahkûm eden, zaman zaman da temize çıkaran şekilde yazmayı sürdürüyorlar.
28 Şubatın yıldönümü bazı itiraflara sahne oluyor. Bu itiraflar, işte bu iki ayağın hiç de masum olmadığını bize bir daha hatırlatıyor.
Mevcut hükümeti devirmeye eskiden taklib-i hükümet denirdi, darbe-i hükümet denirdi. Cezası çok ağırdı. Hükümetle devlet ayniliği yavaş yavaş ortadan kalktı. Efendim biz hükümete karşıydık, devlete değil, hatta devletin âli menfaatleri için hükümeti yıktık! deniliyor. Çünkü seçilmiş hükümetin devletin yürütme gücü olduğu kabul edilmiyor.
Bunu tâ o zaman manşetleriyle haykıranlar, şimdi hatıralardaki detaylar karşısında o söyler ise, bu der ise, eğer şu hakkımda konuşur ise... tarzında sözlerle kendilerini savunuyorlar.
Patron da iseli eğerli konuşuyor: ...eğer öyle bir şey yaptıysa dünyanın en şerefsiz insanıdır diyor.
O zamanlar kendini darbeci paşaların sivil muadili olarak gören ve muhtemelen her gece sivil genelkurmay başkanı olarak yatan, sabahları da işine, bu hava ile giden, yayın toplantısını bu muhtevada yapan genel yayın yönetmeni, eğer feşmekan doğrular ise, şerefsizliği kabul ederim diyor.
Bunun isesi yok. Eğeri yok!
İse veya eğer ayrıntı ile ilgili!
Bir bakan tehdit edilmiş! Elimizde dosya var, seninle ilgili yayın yapacağız, istifa et diye.
O bakanın böyle istifa ettiğini cümle âlem, Mısırdaki sağır sultan ve dahiz Vaşingtondaki ağır başkan biliyor.
Şimdi aradan 15 sene geçmiş, bu malûmun eski bakan tarafından ilamı isteniyor.
Bunların şerefsizliğinin ilama ihtiyacı yok!
Bunlar, açıkça seçilmiş hükümetleri hedef almadılar mı, açın arşive bakın! Manşetler göz tırmalayacak kadar büyük!
Bunlar, bazı darbeci generallerin fısıltılarını manşet yapmadılar mı?
Tanklar yürürken darbe çığlıkları atmadılar mı? Andıçlara bakarak meslekdaşlarını tahkir ve tezyif etmediler mi?
312 General Davasında, Generallerin hukuk zaferi başlığı atmadılar mı?
Şereften yoksun olanlar, bizim bu yoksunluğumuz defalarca, mükerreren tescil ve tasdik edilsin istiyorlar!
Bunun için, şunun bunun, şu veya bu sebeple ikircikli ifadelerine bakmaya gerek yok.
Getirin gazete koleksiyonlarını!
Bütün deliler orada!
Çemberin daraldığı ortada. 28 Şubatın sivil generalleri işler sarpa sarınca, belki ötekinin kirli çamaşırlarını dökmesi için belki de muhafazakâr bir iktidar döneminde şefaatçi olmak üzere dost edindiği zata saldırıyor:
Bu yaptığı şerefsizliği de ........a sorun. Neden hezeyanları olan birisini kendi grubumun kanalında konuşturuyorlar ve bana iftira attırıyorlar. Bir değil, iki değil. Bıktım artık bu olanlardan. İnfaz mı edecekler, öldürecekler mi beni? Ne yapmak istiyorlar? CNN Türkün yayın yönetmenine de, programa da dava açacağım. Hepsiyle hesaplaşacağız.
Hesaplaşmak mı? Kim kiminle hesaplaşacak? Bu sizin iç hesaplaşmanız. Asıl hesap millete verilecek.
Hesap vermeye hazırsan, çık ortaya. Bizim de soracağımız hesaplar var!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.