Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Güzel ölüm

Güzel ölüm

“Her nefis ölümü tadacaktır” diye buyuruyor Cenab-ı Hakk. Ölümden kaçış yok, ama hangi ölümden? Yunus Emre Hazretleri “Yunus öldü deyu selâ verirler/ölen hayvan imiş aşıklar ölmez” mısralarıyla bizlere Hakk âşıklarının ruhlarının her daim diri olduğunu hatırlatıyor. Nitekim Cenab-ı Hakk, Bakara suresinde(154), Allah yolunda öldürülenlerin diri olduğunu, onlardan “ölüler” diye ancak idraki kapalı olanların bahsedeceğini, buyuruyor.
Ölümlü dünyaya ait olan parçamızı toprağa bırakıp gideceğiz. Ne telaşlarımız, ne sıkıntılarımız, ne endişelerimiz, hırsımız, korkularımız kalacak. Hâsılı bizi zikirden alıkoyan zincirlerin hepsi çözülmüş olacak. Allah her an bizimleyken, biz kiminleydik? Göçüp giderken dünyaya dair üzerimizde taşıdığımız tek soru bu olacak.
Geçen hafta Hakk’ın rahmetine kavuşan bir akrabamı hatimlerle dualarla uğurladık. Güzel yaşayan insanlara ölüm ne kadar da yakışıyor. Necip Fazıl merhum, “ölüm güzel şey budur perde arkasından haber/hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber” diyor ya, ölüm gaflet uykusuna dalmayanlarda başka anlam kazanıyor gerçekten.
Allah’a şükürler olsun, çok güzel ölümlere yakinen şahit oldum veya şahit olanlardan dinledim. Hani keşke onun yerinde ben olsaydım, diye imrendiren hâllerden. Yüzlerindeki ışıltı başka âlemlere kanat açtıklarının gülümsemesi sanki. Ve sanki bu yolculukta kendilerine refakat eden melekleri selâmlıyorlar. Anlıyorsunuz ki, dünya telaşı, kaygısını duyduğumuz meselelerin hepsi boş. Allah ne murat etmişse, o oluyor. İmrendiğimiz kapılar, onlar Rablerinden, Rableri de onlardan razı olan kullara açılıyor.
Anlatırlar ki, vefât eden Ashâb-ı kirâmdan birinin ardından arkadaşları övgüyle bahsederler, çok ibadet ettiğini söylerler. Onları sessizce dinleyen Peygamber Efendimiz, merhumun ölümü sıklıkla anıp anmadığını sorar. Sıkça anmadığını söylerler. Bu cevap üzerine Efendimiz, “arkadaşınız bahsettiğiniz kadar değilmiş” diye buyurur.
Ölümü iki türlü hatırlar insan. Birincisi dünyaya aşırı bağlılığından, bu dünyayı bırakıp gitmeyi istemeyişinden yani. Böyle bir hatırlama iman zafiyetinden kaynaklanır. İkincisi varlığın sebebini tefekkür eden iman sahiplerinin hatırlayışıdır. Ölümü hatırda tutmak Hakk’tan gafil olmamanın ve ölmeden evvel ölmenin şuurunu diri tutar. Peygamber Efendimiz, “bütün zevkleri kökünden yok eden ölümü sıkça hatırlayınız” diye buyuruyor. Ölümü hatırlamak eksiklerimizi, acziyetimizi idrak etmemizi sağlar ve Hakk’a yönelmekten başka gidecek yolumuzun olmadığını gösterir
Günümüzde ölümlü dünyaya ölümsüz olandan daha fazla itibar etmeye başladık. Çünkü günlük hayatımızda yapıp eylediklerimizi muhasebeden geçirmeden kendimizi gidişata kaptırmışız. Çıkar söz konusu olduğunda Allah’ın ölçülerini unutup kendimizce ölçüler uyduruyoruz, fetvalar veriyoruz. İşin hakikatine teslim olamıyoruz. İnandık demek kendi aleyhimize bile olsa Hakk katında gerçek olana baş eğmektir. Dilimizde dile getirdiğimizi kalbimizle de, amellerimizle de onaylamaktır.
Ölüm üzerine yazı yazmama vesile olan akrabam, dünyaya Allah adına selâm vermek için uğrayan sessiz insanlardandı. Ağzından kimse aleyhine bir söz çıkmadı. Daha doğrusu çok az konuştu, hayırsız olan söze kulağını tıkadı, hayırlı olanı edeple ve can kulağıyla dinledi, hakka hukuka riayet etti. Nur içinde yatsın, makamı cennet olsun. Allah bizleri de ölümü güzelleştiren kullarından etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Belkıs İbrahimhakkıoğlu Arşivi