Onbeş yıldan bu yana devam eden kesintisiz eğitim uygulamasının değiştirilmemesinde ısrar etmekte kararlı olan CHP eğitimde 4+4+4 modeline karşı farklı bir teklif getiriyor: 1+8+4

Hiç şiirsel değil.

Ahenk de yok.

Ve kesintisizlik anlamına gelen 8 'blok' halinde dursun istiyorlar.

Yani 28 Şubat söylendiği gibi bin yıl devam etsin çabası içindeler.

Aman dokunmayın, cıs!

Ancak teklif edilen 1+8+4 formülü şık da değil.

Bir pot daha artırmaya benziyor.

İlle farklı bir şey getirecekseniz, çok orijinal dizilimler bulunabilirdi.

5+5+5 mesela.

O toplamda çok yıl eder derseniz, şuna bakın:

1+2+3+4

Birinci sınıf ana okulu.

Oyunlar vasıtasıyla minik yavruların okula alışmaları sağlanır.

İkinci aşamada iki yıl boyunca sadece okuma yazma ve dört işlem öğretilir.

(Ali on yaşında, Ayşe ondan üç yaş büyük. Öyleyse Ayşenin yaşı kaçtır?)

Üçüncü aşamada üç yıl hayat bilgisi, bir adım ileri matematik ve diğer dersler.

Son dört yıl ise lise.

On yıllık eğitimin ardından kim nereye gidecekse gider. Üniversite veya meslek...

Yollar açık olsun.

KİM NERELİ BİR BAKALIM

Rasim Ozan Kütahyalı

Erol Manisalı

Orhan Bursalı

Turgut Ankaralı

Namık da Ankaralı

Emrah Erzurumlu idi yok Ercişli

(Karıştırmayalım, ikisi ayrı. Erzurumlu Emrah 1855-1860 arasında yaşamış; "Bir yiğit gurbete çıksa, gör başına neler gelir" ve "Tutam yâr elinden tutam, çıkam dağlara dağlara" diyen Ercişli Emrah ise 17. yüzyılda.)

Mevlana Celaleddin Rumî (Anadolulu)

Sadreddin Konevî (Konyalı)

İsmail Kandıralı

Dursun Ali Erzincanlı

Mahmud Gazneli

Zihni Bayburtlu

ŞİMDİ GELDİ ÇAY İÇMENİN VAKTİ

"Usta, dilim damağıma yapıştı. İki çay söyle de içelim yahu!"

"Tamam Zühtücüğüm, çay içelim içmesine ama demli mi olacak, demsiz mi?"

DARBE YAPARIZ HA!

Eskiden her kritik durumda "iyi saatte olsunlar" tabir edilen birileri, (siz bilirsiniz kim olduklarını) hükümetlere nizam vermeye, onları istedikleri hizaya sokmaya çalışırdı.

Hemen bir uyarı, bir muhtıra, bir beyanat!

Ertesi gün kendilerini emir komuta zinciri içinde zanneden gazete yöneticileri manşeti çakardı.

Askerin bu tür çıkışları şu anlama gelirdi: "Dediğimizi yapın, yoksa darbe yaparız ha!"

Şimdiyse devir değişti, Çelik de değişti.

Ve galiba gazete yöneticileri de eskisi gibi değil artık.

Peki nasıl oldu bu işler?

Tatlı Cadı Sementha gelip burnunu mu oynattı, yoksa Derin mi el attı derin mevzulara?