Tam dört defa yol değiştirmek zorunda kaldık dün gazeteye gelirken.

Polis bazı yolları kapatmıştı.

Kazlıçeşme meydanına çıkan kavşaklardan geçişe izin verilmiyordu.

Nevruz'u kutlamak ayağına, üç gün öncesinden, gövde gösterisi yapmak isteyenler, polis engeliyle karşılaştı.

Bizim gibi işine gitmeye çalışanlar da başka yollara sapmak zorundaydı.

Bazı yerlerde yol ortasında bol miktarda taş görünce anladık ki geçemedikleri için polis kontrolüne sinirlenenler, kaldırım taşlarını söküp sağa sola fırlatmışlar.

*

Sonunda gazeteye ulaştık ulaşmasına da bir baktık ki ortalık karışık.

Kameralar çekim yapıyor.

Güvenlikçiler ve polisler etrafı kontrol ediyor.

Telaş içinde arabasını başka yere çekmeye çalışanlar var.

Meğer Kazlıçeşme meydanına Nevruz kutlamak için gitmek isteyenler, buraya da uğramış!

*

Yoldan geçen terör örgütü yandaşları, Yeni Şafak binasına saldırmış.

Taşlar, sopalar etrafa saçılmış.

Gazete otoparkında bulunan arabaların camları kırılmış.

Gazetenin güvenlik kamerasını da tahrip etmişler.

Yüzlerini atkılarla kapatan terör örgütü yandaşları, direklere tırmanıp kamerayı indirmişler.

Atkılar trafik ışıklarının renklerini taşımaktaymış.

Ya da terör örgütünün renklerini...

Bir süre yolu trafiğe kapatmışlar, yoldan geçen bazı araçların camlarını kırmışlar.

*

İşte böyle kutlanır Nevruz!

Bravo!

*

Nevruz ne demek?

Kış geride kaldı, bahar geldi!

Yapraklara dallara su yürüdü.

Tabiat canlandı.

Biz de tabiatın bir parçası sayılırız.

Yerimizde duramıyoruz.

Kanımız kaynıyor.

Kutlamamız lazım.

Öyleyse vuralım, kıralım, dökelim, indirelim.

Kim tutar bizi!

Taş, sopa, artık Allah ne verdiyse!

Elimize ne geçtiyse!

*

Ah bir de elimizde top tüfek olacaktı ki!

O zaman Yeni Şafak binasını nasıl yerle bir ederdik!

Ulan şu molotofu da bomba yerine saydılar ya!

Yazık oldu.

Şimdi burada otuz tane arabayı, Nevruz ateşi niyetine yakıp, üstünden atlamaz mıydık?

İtfaiye gelene kadar hepsi kül olurdu.