Akif Emre

Akif Emre

Yeni Türk dizisi: Arap baharı

Yeni Türk dizisi: Arap baharı

Arap baharını hangi aktörler ve ne tür faktörler etkiledi? Bu soruya gazeteci bakışıyla verilecek her cevap, olayın derinliklerinde yatan sosyal, siyasal arka planı ihmal etmeye hazır demektir. Ama yine de herkesin ittifak edeceği türden cevap üretmek isteyenler için eğlenceli formüller de yok değil. Mesela, Amerikan desteği ile Saddam'ın devrilmesinden kendilerine pay çıkartan kimi Iraklı yöneticiler, ülkelerinin işgal edilmişliğinden rol model formülü üreterek, "Ortadoğu'daki devrimlere aslında Iraklıların ilham kaynağı olduğunu" söylediklerini bizzat duymuştum. Bu formülü Amerikalı neo-conlar da epey dillendirdiler. Yeni işgalleri meşrulaştırıcı bir gerekçe olarak Arap baharının Irak işgaliyle başladığını, bu vesileyle Amerikan müdahalesinin özgürleştirici (!) doğasına vurgu yapmaktan geri durmadılar.

Bu arada Atlantik ötesine gitmeye gerek kalmadan Arap Baharına modellik konusunda bölge içinde en hevesli ve ismi en fazla geçen ülke olarak Türkiye'nin özgün yerini unutmamalı. Özellikle Tunus, Libya ve Mısır'da gerçekleşen devrimlerin ne yöne evirileceği konusunda hem bölgesel hem de küresel güçlerin gözü Türkiye'nin üstündeymiş gibi duruyor/du. Türkiye'nin öne çıkarılması, bir 'başarı öyküsü' olarak takdim edilmesindeki asıl neden halkının Müslüman kimliği ile modern-laik – demokratik sistem yapısıyla Batı içinde yer almasına alışık olduğumuz üzere bolca vurgu yapıldı.

Türkiye'nin modelliği konusunda tuhaf bir konsensüs de oluşmadı değil. Bir yanda İslami hareketlerin Türkiye'nin Müslüman kimliğine bakarak yakın hissetmeleri, diğer tarafta bu ülkelerdeki batıcı seçkinler nezdinde devrimlerin "irticai" bir renge bürünmesini engellemede ikna edici gücü nedeniyle ulusalcı reflekslerini bastırmak pahasına katlanır gözüktüler.

Hakkını yememek lazım, Arap baharının adı "İslamcı lider"e çıkmış pek çok liderin, Türkiye'deki muhafazakâr-liberal dönüşüme gıpta ile yaklaştıklarını satır aralarında okuduk. Kimi zaman açık şekilde bu başarı öyküsüne öykündüklerini açıkça dile getirdiler. Bundan daha iyi ne olabilirdi; bir yanda Neo-Osmanlı rüzgârları eserken diğer tarafta Arap dünyasını sarsan devrimlere modellik etmek muhteşem bir dönüş sayılabilirdi. Hatta Neo-Osmanlı ruhunun demokratik, laik versiyonu diriltilerek Araplara ilham kaynağı olmasını isteyenler için harika bir icat sayılabilirdi.

Türkiye'nin, Arap devrimlerine rol modelliğinin bölgede itibar edilip edilmeyeceği hususu henüz bir netlik kazanmamışken, gazete köşelerinde pek de üzerinde durulmayan küçük bir haber olaya yeni ve çok renkli bir boyut kattı. Meğer Arap devrimlerine sadece rol model değil bizzat Arap baharını tetikleyen, devrim sürecini açan tılsım da bizdeymiş: Türk dizileri. Meclis komisyonunda konuşan bir dizi yapımcının demesine göre; Araplar kendilerine (Türker İnanoğlu), devrimleri Türk dizilerinin harekete geçirdiğini söylemektelermiş...

İşte bu noktada durmak gerekiyor. Biz hangi Türkiye derken, meğer küresel köyün ekranlara taşıdığı, Türklerin içine sindiremediği diziler çoktan devrim/lere ilham kaynağı olmuş. Mısırdaki, Tunus'taki gençlerin sosyal medya üzerinden organize olarak, devrimi nasıl gerçekleştirdikleri üzerine iletişim teorilerinin sağlamasını yapanlar, önemli bir medya olayın atladıklarını fark etmişlerdir.

Brezilya dizileriyle aile ve toplum hayatının, ahlak normlarının nasıl formatlandığına tanık olan nesiller için, devrim ihracının nasıl bir duygu olduğunu bu vesile tatmış olduk. Daha önce Tunus, Cezayir için özellikle jakoben laiklik konusunda model olmayı sindiremeyen halkım, pembe dizilerle devrim ihracını hayal edemezdi herhalde.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi