18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Destanı 4
Görülüyor ki, ceza bazen apaçık gelir. Aslında merhum şairimiz Akif, bu hadiseden yaklaşık bir asır önce sanki olayı görmüş gibi tasvir ediyordu:
"Enbiya yurdu bu toprak; şüheda burcu bu yer;
Bir yıkık türbesinin üstüne Mevla titrer!
Öyle meşbu'-i şehadet ki bu öksüz toprak:
Oh, bir sıksa adam otları, kan fışkıracak!" (Mehmet Akif Ersoy, Safahat, 163-164, TDV baskısı)
Merhum şairimiz Akif her zaman: "İnsan bir haddini, bir de hesabını bilmeli." derdi. Haddini aşanlar için derler ya...
"Hak sillesinin sadası yoktur
Bir vurdu mu hiç devası yoktur."
Müslüman varlığını yeryüzünden ebediyen silmeyi amaç edinen Haçlı zihniyeti, düşmanlar ülkemizi parçalamak, milletimizi esir etmek maksadıyla, Birinci Dünya savaşının hemen başlarında, 1914 yılı Kasım ayında Osmanlı devletine savaş ilan ettiler ve Osmanlı İmparatorluğunun başkenti İstanbul'u ele geçirmeye karar verdiler. İstanbul'un ele geçmesi demek Türk milletinin kalbinden vurulması demekti. Bu amaçla İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan ve en modern silahlarla donatılan çok güçlü donanma, Çanakkale boğazının girişine geldi ve 15 Şubat 1915 günü Türk mevzilerini bombardıman etti. Ancak boğazı geçemedi.
Onlar güçlü donanmalarına ve askerlerinin çokluğuna güveniyorlar, fakat Türk askerinin kahramanlığını hesaba katmıyorlardı. Nitekim Mehmetçiğin kahramanca direnişi karşısında düşman donanması geri çekilmek zorunda kaldı.
25 Şubattta tekrar boğazın önüne gelen düşman zırhlıları Türk mevzilerini yine gülle yağmuruna tuttu. Daha sonraki günlerde de şiddetli bombardımanlar devam etti. Onlar boğazı geçip İstanbul'u ele geçirmekte kararlı idiler. Türkler de vatanı savunmak ve düşmanı boğazdan geçirmemekte kararlı idi. Düşman 18 Mart'ta bütün gücü ile saldırıya geçti. Bu sefer kendilerinden emindiler. Onlara göre yaptıkları bombardımanlarla Tük mevzileri yerle bir edilmiş ve boğazdaki mayınların hepsi temizlenmişti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.