Faruk Köse

Faruk Köse

Kur’an öğretmeni başını kapatamayacaksa...

Kur’an öğretmeni başını kapatamayacaksa...

Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran teklif TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Büluğ yaşı vesilesiyle gerekli dini vecibelerin eda edilmesine dair önemli problemleri çözmeden geçen bu yasa, her ne kadar genel bakış açısıyla irdelendiğinde İslami açıdan sakıncalar taşıyor da olsa, kendi iç bütünlüğü içinde güzel unsurları barındıran, en azından bir önceki yasanın kimi sakıncalarını gideren bir yasa olma niteliğine haiz. En önemli vasfı ise, Müslümanın örnek ve önderi Hz. Peygamber’in hayatının ve Kur’an-ı Kerim’in “seçmeli” de olsa, ders olarak okutulacağının karara bağlanmış olması.
Yasa Meclis’ten geçti ya, kurulduğu günden bu yana halkın inançlarına karşı mücadele etmeyi temel ilke edinen CHP yine tozu dumana kattı; Kur’an’ın ve Hz. Peygamber’in hayatının müfredata girmesine, İmam Hatip’lerin orta kısımlarının açılmasına karşı cansiperane mücadele etti. Bu hususta CHP’nin sicili bir hayli kabarık. Zaten bugün okullarda okutulmasına karşı çıktıkları Kur’an’ı toplum ve devlet hayatından zorla, baskıyla, zulümle ve ölümle, dayatılan eğitim müfredatı ile söküp atan da aynı CHP ve onun kurguladığı sistem değil miydi?
Ancak burada asıl konumuz, CHP’nin “din sicili” değil tabiî ki. Belki bu hususta başka bir yazıda bir liste sunabilirim. Hadi, bu size vaadim olsun, inşaallah. Bu yazıda, yeni yasa kapsamında doğacak “ateş topu gibi bir sorun”umuza işaret etmek istiyorum. Bu sorun ivedilikle çözülmezse, hayır yapayım derken yeni şerlerin kapısı açılmış olacaktır.
Sorun şu: Okullarda Kur’an’ı ders olarak seçen öğrencilere eğitim verecek öğretmenler, “Kur’an öğretmenliği âdâbı”na uyabilecekler mi? Mesela, bir bayan Kur’an öğretmeni, derslere başını kapatarak girebilecek mi? Eğer giremeyecekse, Kur’an’ın tesettür ayetini okuyan bir öğrenci, öğretmeninin tesettüre riayet etmemesiyle bu ayeti mukayese ettiğinde, kafasında nasıl bir “Kur’an algısı” oluşacak? “Kur’an, öyle okunan, ama hayata aktarılması, yaşanması gerekmeyen bir kitaptır” algısı oluşmayacak mı? Bir bayan Kur’an öğretmenine, Kur’an dersi verdirirken başını açma mecburiyetini dayatmak gibi bir soruna karşı nasıl bir çare düşünüldü? Ya da, Kur’an’ın “namaz” ayetini okuyan bir öğrenci, bu ilahi hüküm gereği namaz kılmaya karar verse, “mescidi olmayan okullar”da namazını nasıl ve nerede eda edecek? Yine, okuduğu Kur’an dersinde öğrendiği tesettür ayeti gereği, kız öğrenci başını kapatmaya karar verse, bunu gerçekleştirebilecek mi?
Sahi, “seçmeli Kur’an dersi”nin mahiyeti nasıl olacak? Bu, Kur’an elifbasının öğretilmesi mi olacak, yoksa Kur’an’ın öğretilmesi mi? Eğer Elifba’nın öğretilmesi ise, ne gerek vardı bunca gürültü-patırtıya, gerginliğe... Kur’an kurslarına devam yasaklarını kaldırır, “sorunu” da çözerdiniz. Böylece CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’yi, “başka yapacağı bir şey kalmadığı” için Meclis’e “silahla gelme” tehdidinde bulunmak zorunda bırakmazdınız! Yok, eğer gerçekten Kur’an öğretilecekse, Kur’an’ın mana ve mefhumu, emir ve yasakları, ahkâm ve âdâbı... öğretilecekse, bu durumda bunu öğreten öğretmenin ve öğrenen öğrencinin, kimi tatbiki hususları eda etmesinin de önünü açmak durumunda değil misiniz? Buna karşı tedbir alınmadıysa, hazırlanacak bir yönetmelikle bu hususlar ayrıntılı kararlara bağlanmayacaksa, aha işte yeni bir sorunlar yumağı. Çöz çözebilirsen.
Şimdi böyle bir sorunu dikkatlere sunduk ya, “yahu kardeşim, bak, işte ne güzel, Kur’an seçmeli ders oldu, ne edeceksin ötesini?” gibisinden laf sokuşturanlar olacaktır. Ancak, verilenle avunmaktan, mutluluk oyunu oynamaktan, dinimizin çocuklarımıza nasıl ve ne kadarlık öğretileceğinin takdir edilmesinden bıktık usandık artık. Bir yasa yapılırken niye etraflıca düşünülmez de o düzenlemeye ilişkin bütün hususlar dikkate alınıp sorunsuz bir sonuca bağlanmaz, anlamak güç.
Sorunlu taraflarının çözüleceği iyimserliğini taşımaya devam etmek istiyorum. Tabiî bu sorunlar “bize” göre olanları. CHP’nin derdi ise daha başka. Onlar buna tümden itiraz ediyorlar. Sebep ise “laik Cumhuriyet’e ve Anayasa’ya aykırı” olması.
Şu CHP insanın aklına “kötü kötü şeyler” getiriyor. Baksanıza, başörtüsüne laiklik gerekçesiyle karşı çıkıyorlar. Kur’an’ın öğrenilmesine laikliği gerekçe göstererek itiraz ediyorlar. İmam-Hatip okullarını laiklik sebebiyle reddediyorlar. Uzatmayalım, “İslam”a dair ne varsa itirazları var ve gerekçeleri ise laiklik.
İnsanın, “yeter artık, bari şu laikliği değiştirelim de adamcağızların gerekçesi kalmasın, gerekçeyi savunacağım diye kendilerini helak etmesin” diyesi geliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Köse Arşivi