Alevilik, Hanefilik, regl...
Allah biliyor ya, gönlümden geçen, bütün insanların İslam inancına sahip olmaları. Ancak hakikatler öyle değil ve insanların çoğunun başka inançları tercih edeceği sosyal bir realite.
Madem ki insanlar farklı inançları ve yaşam biçimlerini tercih edebiliyorlar, o halde yöneticiler, insanların inançlarının gereklerini öğrenebilecekleri ve buna uygun bir hayatı yaşayabilecekleri ortamı hazırlamakla yükümlüdür. Zira inandıklarını öğrenebilecekleri ve öğrendiklerini tatbik edebilecekleri bir ortamda yaşama istekleri, insanların en tabiî haklarıdır.
İşte bu hakka yönelik olarak, 30.03.2012 tarihinde TBMM’nde kabul edilen 6287 No’lu yasa ile kısmi de olsa yeni bir düzenleme yapıldı. Mezkur yasanın 9. Maddesi ile, 1739 sayılı Kanunun 25’inci maddesinin mülga birinci fıkrası yeniden düzenlenerek İmam-Hatip’lerin orta kısmı açıldı, Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olarak okutulması karara bağlandı.
Her ne kadar bu düzenleme, ülkenin asli unsurları olan Müslümanların temel haklarının verilmesi açısından yetersiz de olsa, önceye göre kısmi bir iyileştirme getirdiği muhakkak. Ancak, elbette “bütün”ü temsil yeterliliğinden fersah fersah uzak. Şimdi bu durumda, bütüne kavuşamadık diye parçayı da reddetmenin bir alemi yok. Ta ki o parça, topluma bütünün kendisi olarak yutturulmaya çalışılmadığı müddetçe... Yine, “ben Müslümanlardanım” diyenlerin, ağızlarına çalınan bir parmak bal ile yetinip, bir sonraki haklarının ne zaman “takdir edileceği”nin beklentisi içinde, verilenin avuntusu ile rehavete kapılmadıkları, esasa talip olma vazifelerini ihmal etmedikleri müddetçe...
Sanırım buraya kadar anlaştık. Bundan sonrası için ise vaatler ve toplumda oluşturulan beklentiler açısından biraz sıkıntı sözkonusu. Bakınız, mezkur yasanın yukarıda sözünü ettiğim 9. Maddesindeki hükmün sonunda, ortaokul ve liseler kastedilerek şöyle deniyor: “Bu okullarda okutulacak diğer seçmeli dersler ile imam-hatip ortaokulları ve diğer ortaokullar için oluşturulacak program seçenekleri Bakanlıkça belirlenir.”
İşte bu kısım vesilesiyle toplumda oluşturulan beklenti ve vaatler, yeni eğitim sistemiyle birlikte isteğe göre okullarda İslam dininin yanı sıra “Hıristiyanlık, Musevilik, Alevilik ve Süryanilik gibi din ve mezheplerde de eğitim verilebilecek” olması. İşte bu noktada biraz sıkıntı var. Şöyle ki:
“Süryanilik” niye seçmeli ders oluyor? Eğer Süryanilik ayrı bir din ise, bu dinin mensupları bunu deklare eder ve bu böyle kabul edilir, o zaman mensubu olan bir dinin seçmeli ders olarak okutulmasında bir beis yoktur. Yok, eğer Süryanilik bir Hıristiyan mezhebi ise, zaten Hırıstiyanlık seçmeli bir din olarak okutulurken, Süryaniliğin ayrıcalığı ne? O zaman Ortodoksların, Protestanların, Katoliklerin vs. de ders isteme hakları olmaz mı?
Aynı şekilde, “Alevilik”in ayrıcalığı ne ki ayrı bir ders olarak okutulacağı vaad ediliyor? Eğer Alevilik ayrı bir din ise, Aleviler çıkar, ayrı bir din olduklarını deklare eder ve Alevi Dini de, isteyen mensupları için seçmeli ders olarak okutulabilir. Bizce hiçbir sakıncası yok. Ancak, eğer Alevilik bir İslam Mezhebi olarak kabul ediliyorsa, zaten İslam Dini ders olarak okutulmuyor mu? Zaten İslam’ın kitabı Kur’an, seçmeli ders değil mi? Aleviler de aynı dersi okur ve mesele biter. Yok, Alevilik hem bir İslam mezhebi olarak telakki edilecek, hem de ayrı bir ders olarak okutulacaksa, aynı şekilde bu ülkede daha çok mensubu bulunan Hanefilik ve Şafiilik de seçmeli ders olarak okutulmalı değil mi? Hatta, istenirse diğer İslam mezheblerinin de ders olarak okutulması gerekmez mi?
Haliyle bütün bu hususlar yönetmelikle düzenlenmeye muhtaç.
Gelelim başlıkta belirttiğim “regl” meselesine. Geçen yazıda, Kur’an dersleri bağlamında bazı sıkıntıları dile getirmiş ve bunların çözüm beklediğini ifade etmiştim. “Regl” meselesi de bunlardan biri. Zira, Lise’ye gelen bir kız, haliyle büluğ çağına da girmiş olacak ve regl olacak. Peki, regl olan kız öğrenci nasıl Kur’an okuyacak? Bu, dinen yasak. Kur’an dersine katılmak zorunda, ancak o haliyle de katılamaz. Bir de öğretmeni erkek ise, utanır, halini de arz edemez.
Bu durumda, Kur’an derslerinin kız-erkek ayrı okutulması, kızlara bayan öğretmen, erkeklere de bay öğretmen verilmesi gerekmez mi? Böylece regl olan kızlar, bayan öğretmenine halini arz edebilir ve Kur’an’ı abdestsiz okuma günahına zorlanmış olmaz.
Yeni düzenleme güzel de, işte bu ve benzeri sakıncalarının giderilmesine ihtiyaç var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.